Kan çiçekleri…
Özgecan Ali İsmail’dir. Ali
İsmail Özgecan.
Gencecik, masum
gülüşlerinden vurulan, yakılan genç fidanlar…
Katlediliş biçimleri vicdanlarımıza ok gibi saplanan, insanoğlunun
vahşete meylini en acı şekliyle ortaya koyan toplumsal travmalar…
Son yıllarda yüreğimizi
kanatan her genç cinayetinin suç ortakları, açıklamalarıyla faillere cesaret
veren iktidar yetkilileri ve onların uzantılarıdır. Genç bir kızı yakarak
öldürmek münferit bir olay değildir. AKP İktidarının kadınlara ve gençlere
yönelik başlattığı “cadı avı”; eline sopa alanın döverek öldürmesine, keyfi
isteyenin genç bir kızı vahşice katletmesine neden olmuştur.
Gençleri bizden-sizden diye
ayıran zihniyet toplumda nefret tohumlarının ekilmesine neden oldu. 13 yıldır
ekilen bu tohumlar kanla sulandı. Kimse “biz neden böyle olduk?” diye sormasın.
Gençlere “kininizi besleyin” diyenler ülkenin tüm kurumlarını ele geçirmişse,
kin ve öfke artık egemen kılınmışsa bu yaşadıklarımız sadece başlangıçtır.
Ülkemiz, tarihinde
görülmemiş uçurumlara sürükleniyor. “Kadın hak etmiştir” zihniyetinin örtüsü
altına sığınan ve bundan güç alan caniler “bu iktidarla bana dokunan olmaz”
hürriyetinde göğsünü gererek aramızda dolaşmaya devam ediyor. Bugüne kadar
hiçbir iktidar, toplumdaki her suçun
ortağı olarak görülmemişti. Hele hele cumhurbaşkanına hiç bu kadar tepki
duyulmamıştı. Toplumu ayrıştırmanın kanlı faturasını bu toprağın gençleri,
kadınları ödüyor.
Toplumsal cinnet ve toprağa
gömdüğümüz o büyük vicdan birçoğumuzun bu gelişmelere kapalı perdeler
aralığından bakmamıza neden oluyor. Korku dağlarını aşamayan çoğunluk “bana
uzak olsun” diyerek bakıyor sokaklara… Özgecan’ın babasının; “Biz normal
sıradan insanlardık… İşi olan, ailesi olan, normal yaşayan… biz niye böyle
olduk… hikmetini anlayamıyorum…” sözlerini unutmamak lazım. Artık sadece
düşünceleri için sokağa dökülen gençlerin değil, sıradan vatandaşın da
kapısında bu vahşet.
Memlekete ekilen nefret tohumları, öfke
rüzgarı ülkenin tüm kılcal damarlarına nüfuz etti. Kartopu oynarken kırdığı cam
yüzünden öldürülen gazeteci Nuh Köklü nefretin yeni kurbanı… Toplumdaki
tahammülsüzlüğün, vicdansızlığın son örneği… Kırılan cam olsun diyen esnaftan,
cam için hayat söndüren esnafa nefret yolculuğumuz…
Mecliste etrafa öfke saçan,
muhalefet vekillerine saldıran AKP mensupları; Ülkemizin yaşadığı toplumsal
cinnetin kaynağı sizlersiniz. Sizin yarattığınız erozyonun kurbanları ise hep
masumlar, ezilenler, kadınlar, gençler…
Bu toplumsal nefretin önüne
geçmenin tek yolu kaynağını kurutmaktır. Şimdi artık kapalı perdeleri
aralamanın ve yaşadığınız sokağa cesaretle bakmanın vakti geldi. Bu memleket
bizim. Bu sokaklar bizim. Bu gençler bizim. Nefretini de, öfkesini de, kinini
de yanına koyup göndereceğiz eli kanlı AKP’yi. Gidecekler. Başka çare yok!