Sol yanım...

18 Şubat 2015 Çarşamba

KAN ÇİÇEKLERİ

Kan çiçekleri…

Özgecan Ali İsmail’dir. Ali İsmail Özgecan.

Gencecik, masum gülüşlerinden vurulan, yakılan genç fidanlar…

Katlediliş biçimleri  vicdanlarımıza ok gibi saplanan, insanoğlunun vahşete meylini en acı şekliyle ortaya koyan toplumsal travmalar…
 
Son yıllarda yüreğimizi kanatan her genç cinayetinin suç ortakları, açıklamalarıyla faillere cesaret veren iktidar yetkilileri ve onların uzantılarıdır. Genç bir kızı yakarak öldürmek münferit bir olay değildir. AKP İktidarının kadınlara ve gençlere yönelik başlattığı “cadı avı”; eline sopa alanın döverek öldürmesine, keyfi isteyenin genç bir kızı vahşice katletmesine neden olmuştur.
 
Gençleri bizden-sizden diye ayıran zihniyet toplumda nefret tohumlarının ekilmesine neden oldu. 13 yıldır ekilen bu tohumlar kanla sulandı. Kimse “biz neden böyle olduk?” diye sormasın. Gençlere “kininizi besleyin” diyenler ülkenin tüm kurumlarını ele geçirmişse, kin ve öfke artık egemen kılınmışsa bu yaşadıklarımız sadece başlangıçtır.
 
Ülkemiz, tarihinde görülmemiş uçurumlara sürükleniyor. “Kadın hak etmiştir” zihniyetinin örtüsü altına sığınan ve bundan güç alan caniler “bu iktidarla bana dokunan olmaz” hürriyetinde göğsünü gererek aramızda dolaşmaya devam ediyor. Bugüne kadar hiçbir iktidar,  toplumdaki her suçun ortağı olarak görülmemişti. Hele hele cumhurbaşkanına hiç bu kadar tepki duyulmamıştı. Toplumu ayrıştırmanın kanlı faturasını bu toprağın gençleri, kadınları ödüyor.
 
Toplumsal cinnet ve toprağa gömdüğümüz o büyük vicdan birçoğumuzun bu gelişmelere kapalı perdeler aralığından bakmamıza neden oluyor. Korku dağlarını aşamayan çoğunluk “bana uzak olsun” diyerek bakıyor sokaklara… Özgecan’ın babasının; “Biz normal sıradan insanlardık… İşi olan, ailesi olan, normal yaşayan… biz niye böyle olduk… hikmetini anlayamıyorum…” sözlerini unutmamak lazım. Artık sadece düşünceleri için sokağa dökülen gençlerin değil, sıradan vatandaşın da kapısında bu vahşet.

Memlekete ekilen nefret tohumları, öfke rüzgarı ülkenin tüm kılcal damarlarına nüfuz etti. Kartopu oynarken kırdığı cam yüzünden öldürülen gazeteci Nuh Köklü nefretin yeni kurbanı… Toplumdaki tahammülsüzlüğün, vicdansızlığın son örneği… Kırılan cam olsun diyen esnaftan, cam için hayat söndüren esnafa nefret yolculuğumuz…

Mecliste etrafa öfke saçan, muhalefet vekillerine saldıran AKP mensupları; Ülkemizin yaşadığı toplumsal cinnetin kaynağı sizlersiniz. Sizin yarattığınız erozyonun kurbanları ise hep masumlar, ezilenler, kadınlar, gençler…

 
Bu toplumsal nefretin önüne geçmenin tek yolu kaynağını kurutmaktır. Şimdi artık kapalı perdeleri aralamanın ve yaşadığınız sokağa cesaretle bakmanın vakti geldi. Bu memleket bizim. Bu sokaklar bizim. Bu gençler bizim. Nefretini de, öfkesini de, kinini de yanına koyup göndereceğiz eli kanlı AKP’yi. Gidecekler. Başka çare yok!