
Peki bu kelimenin kavramsal anlamına ne kadar hakimiz? Ya da gerçekten ne tür bir demokrasi var ülkemizde? Demokrasiyi ne derece özümsedik?
Ulu önder M.Kemal Atatürk: “Demokrasi esas itibariyle siyasi mahiyettedir. Demokrasi bir sosyal yardım veya bir iktisadi teşkilat sistemi değildir. Demokrasi maddi refah meselesi de değildir…Bizim bildiğimiz demokrasi, bilhassa siyasidir; onun hedefi, milletin idare edenler üzerindeki murakabesi sayesinde, siyasi hürriyeti temin etmektir.” demiştir. Atatürk’ün halkçılıktan kastettiğinin geleneksel anlamda " hürriyetçi siyasi demokrasi" olduğu anlaşılmaktadır. Yüzyıllardır tüm büyük devlet adamlarının ortak kavgası olan “Demokrasi”, Abraham Lincoln’ün meşhur ifadesiyle “halkın, halk tarafından, halk için yönetimi (government of the people, by the people, for the people)” olarak tanımlanmaktadır.
Yıllardır süre gelen demokrasi tartışmaları günümüz Türkiye’sinde de son sürat devam etmektedir. Özellikle son günlerin en önemli tartışma konusu olan 4+4+4 kesintili eğitim yasa tasarısında da “çoğunlukçu demokrasi” baş rolde yer almaktadır. Sayın Başbakan son açıklamasında “Halk istiyor” diyerek %50 çoğunluğun egemenliğinden bahsetmektedir. Çoğunlukçu demokrasi (démoc-ratie absolue)” anlayışı, “çoğunluk prensibi (principe majoritaire)”ne dayanır.
Çoğunluğun yönetme hakkının mutlak olduğu bu demokrasi anlayışı, çoğunluğun yönetimini sınırlayacak her türlü etmene karşı çıkar. Çoğulcu demokrasi (démocratie limitée)” anlayışı ise toplumun çoğunluk tarafından yönetileceği düşüncesini reddetmez; ama çoğunluğun yönetim hakkının azınlığın temel haklarıyla sınırlı olduğunu savunur. Günümüzün ideal demokrasi anlayışı özgürlükçü ve çoğulcu bir demokrasidir.
Kemal Atatürk’ün “İrade ve hakimiyet, milletin tümüne aittir ve ait olmalıdır. Demokrasi prensibi, milli hakimiyet şekline dönüşmüştür. Demokrasi esasına dayanan hükümetlerde hakimiyet, halka, halkın çoğunluğuna aittir.” demecinden yola çıkarak bizde çoğunlukçuluğu reddetmiyoruz fakat bu noktada çoğulculuğun haklarının ne derecede korunduğunun ve halkın sistem ve uygulamada ne derecede dahli ve bilgisi olduğunu sorguluyoruz. Denilebilir ki ideal demokrasi “çoğunluğun sınırlı egemenliği” dir.
Yoksa bu uygulama çoğunluk diktatörlüğü haline dönüşebilir. Yani günümüze gelirsek, en basit ve güncel örneklemeyle; Acaba eğitim sisteminde yapılmak istenen bu köklü değişim seçim öncesi halka sunulmuş muydu? Gençlerimizin ve çocuklarımızın geleceğini bu derecede etkileyecek bir değişiklik sadece çoğunluk oya sahip olunduğu için sorgulamadan yürürlüğe girebilir mi?
Burada mevzumuz sadece bu yasa tasarısı için geçerli değildir. Bu bir zihniyet, ilke ve yönetimdeki hükümetin demokrasi anlayışı meselesidir. Demokrasi cumhuriyet kazanımlarının ve devrimlerin sürekliliği için farzdır. İdeal ve tam demokrasi anlayışının her zaman takipçisi olacağız. Ta ki halkın bütününü kucaklayan, aydınlık ve çağdaş yarınlar kurgulayacak bir sistem güzel memleketimizde hakim olana kadar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder