Coşku dolu geçen bir kurultayı daha geride
bıraktık. 34. Kurultay hem CHP, hem Türkiye için büyük önem taşıyordu. Yaklaşık
10 yıldır hüküm süren AKP iktidarının karşısındaki tek ve en güçlü umut olan
Cumhuriyet Halk Partisi’ni yerel ve genel seçimlerde iktidara taşıyacak ve
hatta Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde söz sahibi olacak yönetim mekanizması bu
kurultayda şekillenecekti. Bunun yanı sıra yıllar sonra çarşaf listeyle seçime
gidilecek ve oluşum delegenin hür iradesiyle meydana gelecekti.
Kurultayın gerçekleştiği Arena Spor Salonu’nda
muhteşem bir enerji ve coşku vardı. Hem delegelerin, hem üyelerin heyecanı
yüreklerinden taşmış tüm salonu kaplamıştı. Benim için 34. Kurultay'ın anlamı tüm
bu gerekçelerin yanı sıra, İzmir’i temsilen Divan Üyesi olmam dolayısıyla iki
kat fazlaydı. Dile kolay bir tarihe tanıklık etmekle kalmayıp, tüm işleyişin
içerisinde bizzat yer alma şansına ve onuruna sahip olacaktım.
Genel Başkanımızın seçileceği ilk günün sabahında
divan oluşturularak Kurultay başladı. Divan’a başvuran tüm konuşmacılara söz
hakkı tanınarak belki de bir ilk gerçekleşti. Sosyal Demokrat bir partiye yakışır
şekilde sözü olan herkes Kurultayda konuşma şansına sahip oldu. Ve ilk gün Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu delegelerin oybirliğiyle tekrar Genel Başkan
seçildi. Salonda ki bütünlük adeta sandığa yansımıştı. Delegelerimiz kayıtsız ve
sonsuz bir güvenle Genel Başkanımıza destek verdi.
Birinci gün tüm hızla Parti Meclisi ve Yüksek
Disiplin Kurulu başvuruları devam ediyordu. Hiç aksama olmadan numaralar verildi.
Aday listesine son şekil ikinci gün verilecekti. Nitekim başvuru süresi bir
sonraki sabaha uzatılmıştı. İkinci gün ise Kurultay salonunun baş aktörleri
adaylardı. Neredeyse tüm salonu süsleyen aday resimleri, özgeçmişli broşürler,
ara ara salona giren taraftar grupları salondaki enerjinin en yüksek seviyeye
gelmesine neden oldu. Artık tüm adayların çarşaf listede temsil edileceği bir
numarası vardı. Cep telefonlarımıza gelen aday mesajlarının ardı arkası
kesilmiyordu. Birbirinden yaratıcı, ilgi çeken mesajları okumakta güçlük
çekiyordum. Fakat bu heyecan güzeldi... Aday olmak isteyen herkesin eşit şansa
sahip olması demokrasinin tatbikinde bir ön koşuldu.
Dediğim gibi tüm bu demokrasi şöleni içerisinde Divan’da
yer almak hem bir onur, hem de büyük bir tecrübeydi. Öyle ya çarşaf listeyle
seçimi deneyimlemek herkese nasip olmazdı. Yaklaşık 2 senedir sürdürdüğüm Kadın
Kolları MYK Üyeliğim, İzmir 2. Bölge Milletvekili Adaylığım, İl ve Kurultay
Delegelikleri tecrübeme Parti Meclisi Adaylığımı da ekledim. Divan’da görevli olduğum
için bir aday olarak salonda çalışma şansım olamadı ama bunu göze alarak bu
seçime girmiştim. Kazanıp kaybetmekten ziyade söyleyecek sözü olan herkesin aday olması esastı benim için... Genel Başkanımızın sahiplendiği tek liste olan beyaz anahtar
listede de yer almak mutluluğumu kat ve kat arttırdı. Neticede 34 yaşında
girdiğim mücadele benim tecrübe heybeme altın değerinde deneyimler, hatıralar,
anektodlar bırakacaktı. Öyle de oldu...
İkinci gün sabaha doğru 03:00 sularında seçim
sonuçları ortaya çıkmaya başlamıştı. Seçilen Parti Meclisi Üyelerimizi bir
Divan Üyesi olarak büyük bir gururla tebrik ettim. Yelpaze, çarşaf listeden
dolayı çok genişti. Bir çoğu eski ve tecrübeli parti büyüklerimden, bir kısmı
da kamuoyunda sevilen isimlerden oluşuyordu. Yaşlarına ve tecrübelerine
hürmetim sonsuzdu. Benim için aslolan ideolojiydi... Tabi genç kotasından giren partili kardeşlerimizin de
mutluluğunu paylaştım. Genel Başkanımızın imkan tanıdığı genç ve cinsiyet
kotası tüzük hükmü gereği, oluşan Parti Meclisi’nde gençler ve kadınların
temsiliyet hakkı korunmuştu.
O andan itibaren duyduğumuz gurur, çarşaf listeyle
yapılan bir seçimi Kurultay Divanı olarak başarılı bir şekilde tamamlamaktan
ötürüydü... Bu haklı gururun baş mimarı da eski Genel Başkanımız olan Divan
Başkanımız Altan Öymen’di...
Dedim ya tecrübe heybeme nice anılar attım bu Kurultay’dan...
Ama en büyük anı Altan Öymen’in
bana verdiği tavsiyeleriydi. Bana uzun uzun seçimi kaybetmediğimi aslında çok
şey kazandığımı anlattı. Kazanımlarımı anlatırken tarihte bir yolculuğa çıktık
adeta... “Yıl 1951...” diyerek başladı Öymen sözlerine; “Kasım Gülek’in Kasım
Gülek olduğu seçimdir. Hem de Genel Sekreter’dir. Hiç kazanamayacağını bile
bile Bilecik’ten aday olmuştur. Kaybetmiştir de nitekim . Ama seçimden sonra
Bilecik’te neredeyse herkes Gülek’i tebrik etmiş ve adeta bir sevgi yumağı
oluşmuştur.” Altan Öymen bana aktardığı bu anıyla, aslında kaybedilen her seçimin bir
yeniden doğuş olduğunu vurguladı. “Hem de senin kadar genç biri için büyük
kazanç.” diyerek sürdürdü sözlerini... Bana aktarılan ve beni çok etkileyen bu
hatıradan sonra 1951 seçimini araştırdım. 9. Kurultay 26 Kasım 1951’de
gerçekleşmiş. Gözü kara seçime girip kaybeden Kasım Gülek yeniden Genel
Sektereter seçilmiş. İsmet İnönü’de Genel Başkan...
Ve yaşayan tarih Altan Öymen’den son nasihat;
“Rahmetli Bülent Ecevit derdi ki siyaset bir hastalıktır. Bu tartışılmaz. Ama
siyaseti gerçek bir hastalığa dönüştürmek istemiyorsanız muhakkak sevdiğiniz
bir işiniz, meşguliyetiniz olmalı....”. “Ama siyasetten vazgeçmek, küsmek asla yok...”
diyerek noktaladı sözlerini Altan Öymen...
Payıma düşen tüm nasihatleri büyük bir gurur
duyarak aldım. Sanki daha da güçlenmiş hissediyordum kendimi... Bu hissi bende
uyandıran hem Öymen’in güzel sözleri, hem de bana iyi dileklerini ileten partili büyüklerim, dostlarımdı. Duyduğum tüm sevgi ve destek sözcüklerini
gönül defterime yazmış, yoluna emin adımlarla devam eden genç bir siyasetçiydim
artık... Ve anladım ki ipotek altına alınamayan tek şey yürekten gelen
sevgiydi... Sevginin kadrosu, ekibi yoktu. Geldi mi bir çağlayan gibi akıyor,
durdurulamıyordu... Siyaset uzun bir yolculuktu ve benim bu yolculuk için yeterince vaktim, hevesim ve enerjim vardı. Üstüne üstlük gerçek SOL'un iktidara gelmesi en büyük idealimdi. Siyaseten yolunuzu kaybetmemeniz için hedefiniz olması şart. Ve benim hedefim çok açıktı...
"SOL"
"SOL"
Her seçim bir yenilenmedir, diriliştir. Kimileri
kaybeder kimileri kazanır. Aslolan CHP’nin, aslolan SOL’un kazanmasıdır. Ve 34.
Olağan Kurultay’ımız da kazanan CHP olmuştur. Yeni yönetimimizin sorumluluğu büyük, desteği tam... Yolumuz açık olsun...
Kazanan SOL olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder