Sol yanım...

12 Haziran 2012 Salı

KÜSKÜN SİYASET




İnsanoğlu’nun tabiatında var “küsmek”… Özellikle duygularını çok uç noktalarda yaşayan, dalgalı bünyelerde daha sık rastlanır bu menem duyguya… Bir kere kuyusuna düşmeye görün küs geçen her gün daha da uzaklaştırır, daha da öfkelendirir insanı… Küslük küslüğü getirir, katmerlenir sanki yok olacağına… Artar, çoğalır… 

Sevdiğiniz bir insana öfkelenip küstüğünüzde bir çok evreden geçersiniz… Önce sıcağı sıcağına özlem ve pişmanlık gelir… Kahreder durursunuz “biz niye böyle olduk” diye… Sonra zamanla bakarsınız beklediğiniz barış dalı uzanmaz bu sefer öfke gelir bereketiyle(!), hatta belki nefret… Nihayetinde kabullenme safhası gelir ki artık zaten küskünlüğünüzün esiri olmuşsunuzdur üç günlük dünyada… Kayıplardasınızdır farkında olmasanız da…

Siyasette de küskünlerin hikayesi pek çoktur. Zamanın en yakın yol arkadaşları bir bakıverirsiniz selamsız olmuşlar… Bu meşhur küskünlükler üzerine kurulan partiler dahi vardır. Küskünlükten sonra ikinci tetikleyici duygu devreye girer o an “rövanş alma”… Eski kafa siyasetçilerin çoğu yol haritalarını “intikam” ve “rövanş alma” üzerine kurgular… O yüzdendir ki hep aynı isimler siyaset sahnesinde top çevirip durur… Eh rövanşları al al bitmez mübareklerin…

Şöyle bir geçmişe dönüp baktığımızda bu küskünlüklerin hangi partilerde ne etkiler yarattığını rahatlıkla görebiliriz… ‘98 yılının meşhur  “küskünler hareketinin “ başrol oyuncuları Necmettin Erbakan ve Şevket Kazan ekibi bunların başını çekiyor. Harekete ismini bizzat kendilerinin verdiği siyasi yasaklılar “küskün siyaset” tanımının hakkını tam olarak vermişler. Merkez sağın bir diğer küskün ekibi ise 95 yılında Tansu Çiller’in DYP’den elimine etmeye çalıştığı milliyetçi-muhafazakar kanadı oluşturuyor… Eski meşhur küskünler arasında Alparslan Türkeş'le Muhsin Yazıcıoğlu da gelmektedir. Merhum Yazıcıoğlu'nun bu fikir ayrılığı yeni bir partinin doğmasına sebep olmuştur. MHP’nin günümüzde ki örneğine ise, yıllardır milliyetçi ekip tarafından çok sevilmesine rağmen partiden içeri adım atmasına izin verilmeyen Ümit Özdağ Hocayı verebiliriz.  Devlet Bahçeli çıkmaza sürüklediği siyaset anlayışını sevilen isimleri “istenmeyenler” listesine koyarak pekiştirmiş, zamanın koca hareketini avuç içi kadar bırakmayı başarmıştır.

Peki ne oldu bu küskün siyasetin sonuçları derseniz?

Fazilet Partisi’nin sonu AKP’nin doğuşuna sebep oldu. Eski kafa siyaset anlayışından temizlenerek yola çıkan AKP 10 sene boyunca iktidara oturdu. Erbakan Hoca “arka kapıdan kaçanlar” diye kızsa da önlerine geçemedi… Tansu Çiller ise siyasi ihtiraslarıyla yılların DYP’sini baraj altı bıraktı… MHP deseniz ite kaka yoluna devam ediyor.

Sol’un meşhur küskünleri yok mu? Var hem de nasıl... Küsüp sol'dan sağ’a geçip bakan olanlar, küsüp yeni bir parti kuranlar…
 Sol’da bu yola çıkıp başarılı olan, kitleleri harekete geçiren bir Bülent Ecevit örneği görülüyor. Onun dışındakiler bu davalarını kitlesel bir harekete dönüştürememiş, sadece kendi isimlerini parlatmakla kalmışlar.

Şimdi kendi kendini parçalamaya yetecek bir güç olan “küskün siyaset” anlayışının AKP’de nasıl tezahür edeceği merak konusu… Bu kopuşların partilere ne kadar zarar verdiğini bilen Başbakan parti içinde ki cemaatçi kanadın suyuna gitmeye çalışıyor… Ama görünen o ki bir çatırdama yakın…

Aynı Anavatan Partisi örneğinde olduğu gibi siyasi vadesi dolmaya başlayan AKP’nin karşısında güçlü bir sol bu çatırdamadan var gücüyle faydalanabilir.

Avrupa’dan gelen sol rüzgarları Türkiye’yi de etkileyebilir. Tüm bunlar kendi içinde birlik olmuş, tek davasının ülkenin geleceği olan bir CHP’yle mümkün…

İşte tam da şimdi küsme değil barışma zamanı, ötekileştirme değil birleştirme zamanı, sen ben değil biz olma zamanı…

“Herkes için CHP…”sloganı işte bu yüzden çok önemlidir.

Tüm yasakların bir bir kapımıza dayandığı bu günlerde halk korkunç bir hastalığa yakalanmak üzere “kanıksama”… Kanıksama peşinden duyarsızlığı ve tepkisizliği getirir. İşte bu yüzden vakit küsme değil barışma vaktidir, birleşip çoğalma, çoğalıp yayılma vaktidir.

Siz de kendinize bir iyilik yapın; Küskün olduklarınızla barışın, kırılan kalpleri onarın… Bayramlar barışmak için bazen çok geç olabilir… 

Tüm ümitlerinizin yeşermesi, küskünlüklerinizin sona ermesi dileğiyle… Barış dolu günler dilerim…




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder