Sol yanım...

12 Mart 2014 Çarşamba

Adanmışlık ve Yoldaşlık


Adanmışlık ve Yoldaşlık

Yıllardır iktidarın nimetlerinden mahrum bir partinin Türkiye genelinde örgütleri nasıl ayakta durur hiç düşündünüz mü?

Anadolu’nun ücra bir köşesinde elinde bastonuyla nöbet tutar gibi, CHP ilçe binasının önündeki sandalyesinde oturan Ahmet Dede’yi partiye bağlayan nedir peki?

Cebindeki son kuruşu evlatlarına vermek yerine partideki çaya katkı sunan kadın üye ne bekler CHP’den? Neden varını yoğunu adar partisine?

Başlarında kavak yelleri eserken, kafelerde sokaklarda kaygısızca gezip dolaşmak varken neden bayrak asar, gecelere kadar soğukta meydanlarda çalışır gençler? Hem tüm cefayı çekip, hem de sefasından mahrum olmayı neden bal eylerler?

Tüm bu soruların yanıtı sihirli tek bir kelimede gizlidir; “ADANMIŞLIK”...

Zaten bir mücadele uğruna hayatından özveride bulunmanın yolu “adanmışlıktan” geçer... Ortak bir ideolojinin çatısı altında, ortak amaçları gerçekleştirmek için adar insanlar kendini... Bu öyle kutsal bir duygudur ki, 10 oy çıkan köyde dahi cansiperane korur 6 oklu kırmızı bayrağını...

Çok eski partili değilim... Ama Cumhuriyet Halk Partisi’ni ayakta tutan dinamikleri okuyacak kadar imkanım ve tecrübem oldu. Diyarbakır’da da, Mardin’de de, Sinop’ta da, Çankırı’da da CHP hangi imkanlarla siyaset arenasında varlık gösteriyor bizzat gözlemleme şansım oldu.

İzmir’e benzemiyor tabi Doğu Anadolu’da, İç Anadolu’da CHP’li olmak... Kendinizi kuşatılmış hissediyorsunuz. Hafif bir boynu büküklük var Anadolu’da... İktidar özlemi boğazı düğümlüyor... Anadolu’da ancak “Ah bir iktidar olsak” diye başlayan cümleler kurulunca gözlerin içi parlıyor... “Ah bir iktidar olsak...”

Partiye kurulan bağ “ideolojiye” ve “ortak amaçlara” adanmışlıktan geçiyor dedik. Peki ya örgütü, örgütü oluşturan insanları bir arada tutan nedir sizce?

Ya da bir mahallenin kahvesinde “Halk Partilidir” denildiğinde yakın bir akrabasını görmüş kadar sevinen CHP üyesinin özünde hissettiği duygunun adı nedir?

İşte ikinci sihirli kelimemiz tam da burada karşımıza çıkıyor; “YOLDAŞLIK”...

Bazen uzun süre omuz omuza siyaset yaptığınız, bazen ise hiç tanımadan sadece partidaşınız diye cansiperane koruduğunuz “yoldaşınız”...

İnsan siyasi hedeflerine ulaşamadığında değil, yoldaşlık bağlarını yitirdiğinde kaybeder siyasette... Dar ekipçilik, hizipçilik tuzağına düştüğünde siyasette farkına varmadan kendini köşeye sıkıştırmış demektir. Elini en uzakta duran yoldaşına uzattığında ise büyür yüreklerde... İşte o zaman gerçek bir dava insanı olduğunu gösterir, gerçek bir yol arkadaşı olduğunu hissettirir. Tüm örgütü kucaklayan bir yol arkadaşı...

Bugünlerde en çok ihtiyaç duyduğumuz şey yoldaşlık bağlarımızı güçlendirmek... Kin üzerine, intikam üzerine, rövanş üzerine kurulu siyaseti yıkıp, aklın yolundan ortak amaçlarımız için yürümek... Dar ekipçiliğin getireceği tek sonuç “ayrışmadır”. Ve hatta bölünme... Hiç kimsenin kişisel egoları için bunu yapmaya hakkı yok.

Anadolu’da ilmek ilmek dokunan siyaseti, büyük şehirlerdeki kavgalara kurban etmeye ise hiç hakkımız yok!

Büyükşehirlerin yöneticileri omuzlarında, İç Anadolu’da ya da Güneydoğu Anadolu’da zor koşullarda siyaset yapan yoldaşlarının sorumluluğunu hissetmelidir. Kazanacak olmanın şımarıklığından kurtulmalıdır. Ve en önemlisi kucaklayıcı olmalıdır. Gerçek bir yoldaş gibi; yarı yolda bırakmamalı, yarı yolda kalanı elinden tutup yanına çekmeli, gücüne güç katmalı ve Cumhuriyet Halk Partisi’ni büyütmenin yolunu açmalıdır. Açmalıdır ki İç Anadolu’da iktidara hasret yoldaşının da yüzü gülsün...

Sözün özü; Gezi eylemlerinde zıt düşüncelerdeki gençler faşizme karşı elele tutuşabildiyse eğer, bizim aynı partinin üyeleri olarak yeniden “yoldaşlık” bağlarıyla daha güçlü örgütlenmemiz mümkün...

Kendimize sormamız gereken soru şu:

Daha güçlü, daha örgütlü, dar ekipçilikten, hizipçilikten sıyrılmış yoldaşlık bağlarıyla örülü, kapısı herkese açık bir Cumhuriyet Halk Partisi mi?

Yoksa kişisel çıkarlar etrafında şekillenmiş, ekiplerin tekeli altında kalmış, ayrışmış, prangalı bir Cumhuriyet Halk Partisi mi?

Tercihinizi yapın... Hangisi?





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder