Emek ve Kadın
8
Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü idrak ederken, “emek” ve “kadın” sömürüsü
yapanları da unutmadık, unutmayacağız!
Kadınların
hak ve özgürlüklerine müdahale eden, kürtaj hakkını yasaklama girişiminde
bulunan, kadın cinayetlerine göz yuman, özgürlüğü baş örtüsü ile sınırlı tutup
bunun dışındaki giyim kuşam özgürlüğünü kısıtlamaya çalışan, din ve devlet
işlerini birbirine karıştırıp bunun üzerinden ülkenin tüm yapı taşlarını
yerinden oynatan, kadınlara demokratik hak ve hürriyetlerini tanımış Cumhuriyet
devrimleriyle hesaplaşmaya çalışan AKP zihniyetini unutmadık, unutmayacağız.
Kadınları
3 çocuk doğurtup eve hapsetmeye çalışan, 40 günlük Ayaz bebek soğuktan donup
ölürken kılı kıpırdamayan, tecavüze uğrayan kız çocuklarını mahkeme salonlarında
yalnız bırakan, kadına karşı şiddete yönelik gerekli yasal düzenlemeleri
yapmayan, ilgili bakanlıktan “kadın” adı çıkarılırken sessiz kalan, makamlarını
sadece kendi kişisel kariyerleri için kullanan, AKP’nin Aile ve Sosyal Politikalardan Sorumlu sözde
kadın ama zihniyette feodal ve itaatkar bakanlarını unutmadık, unutmayacağız.
Yoklukla
evladını büyütüp, okutmaya hayatını adamış ve sonra binbir emekle büyüttüğü
yavrularını devlet faşizmine kurban etmiş, bir başsağlığı bile çok görülmüş,
duruşmaları bile sürgün edilmiş ve hatta evlat acısına dayanamayıp canını
yitirmiş Mehmet’in, Ali İsmail’in, Ethem’in, Abdocan’ın, Medine’nin, Ahmet’in
analarına evlat acısı yaşatanları unutmadık, unutmayacağız.
AKP
zihniyeti kadınlara adeta soykırım uygularken, sol cenahta siyaset yapan
kadınlar olarak özeleştirimizi de yapmamız gerekmektedir;
Yüreği
kanayan, emeği sömürülen, yok sayılan, zulüm gören kadınların sesini ne kadar
duyurabildik sizce?
Bırakın
toplumdaki kadın sorunlarını duyurmayı, biz kadınlar siyasette birbirimize ne
kadar “destek” ne kadar “yoldaş” olabildik?
Bir
tecavüz davasında ya da kadına karşı bir şiddet vakasında ne kadar varlık
gösterebildik?
Örgüt
emekçisi kadın yoldaşlarımızın ne kadarını adaylığa kadar taşıyabildik?
Yoksa
karar vericiler yine sırtımızı dayadığımız erkek egemen yapı mı oldu?
Genel
Başkan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na bağlı ana kademeden önemli konularla ilgili manifesto
niteliğinde madde madde duyurular, çözüm önerileri yayınlanıyor. Ve bu maddeler basında ciddi yankı uyandırıyor.
Peki biz kadınlar adına bir manifesto yayınlayabildik mi? Kadınların
sorunlarına etkin çözümler üretebildik mi?
Tüm
bunları bir kenara bırakın ana muhalefet partisinin kadın kolları kadınları “örgütleyebildi”
mi? Sokaklarda örgütlü kadın eylemleri gerçekleştirebildi mi?
“Sol”
söylemi sözde değil özde özümsemek lazım… Mücadeleyi kişisel ikbalimiz için
değil tüm kadın yoldaşlarımız için yürütmek lazım… İşte o zaman gerçek bir sol
cehpe açmış, etkili kadın muhalefetinin yolunu aydınlatmış oluruz.
Ezcümle;
yürekli ve emekçi tüm kadınların her türlü emek hırsızından hesap soracağı gün
30 Mart’tır. Önce karanlık AKP zihniyetini sandığa gömeceğiz, daha sonra parti
içi demokrasi mücadelemize devam edeceğiz. Yeter ki birbirimize güvenelim,
inanalım, işbirliği yapalım…
Kadınlar
gününüz kutlu olsun. Daha aydınlık, daha çağdaş, daha ileri bir Türkiye
dileğiyle…
Elfin
Tataroğlu
CHP
İzmir Kurultay Delegesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder