Sol yanım...

18 Aralık 2012 Salı

CAMBAZ




Ülkemizde gündem ne kadar hızlı değişiyor farkında mısınız? Her yeni güne yepyeni bir olayla uyanıyoruz. Velev ki olay yok, gündem cambazları boş durur mu hemen  yaratıyorlar. Sakin geçen bir günümüz yok. Duramıyoruz. Duranın yandığı bir oyun bu adeta. Ya da bir çeşit halkı uyuşturma yöntemi. Tenis maçı gibi. Hep gözler topta. Gözünüzü ve aklınızı size sunulan gündemden ayıramıyorsunuz. Transa geçiyorsunuz bir müddet sonra. Beyin uyuşuyor. Gerçeklerden, sorunlardan uzaklaşıyor. Son günlerde gündem değiştirme işinin üstadlarından başbakan yardımcısı Bülent Arınç sahnelere geri döndü. Tam gözyaşlarıyla bakan Davutoğlu başrolü kapmak üzereyken “hop” dedi. Ben varım burada. Ve perde açıldı…

Bir İzmir ziyaretinde, kendi deyimiyle “çağdaş” yaşayan insanlara yönelik “hayat içkiden ve seksten ibaret değildir” diyerek nutkumuzun tutulmasına neden olan Sayın Arınç şimdi de meclis çatısı altında kadınlara dair konuşma yapan CHP vekili Nazlıaka’ya “evli ve çocuklu bir kadın böyle konuşamaz, utandım” diyerek ahlak dersi vermeye kalkıştı. Arınç’ın  ahlak polisliğine tepkiler çığ gibi büyürken yeni bir hamle geldi. Bu sefer Arınç BDP vekili Kışanak’ın Diyarbakır Cezaevi’nde yaşadığı işkencelere dem vurarak muhteşem bir salvoyla gündemi değiştiriyordu. Hem de ne değiştirme. Kimsenin yalanlayamayacağı Diyarbakır Cezaevi’ndeki işkencelere maruz kalmış bir kadın siyasetçiyle empati kuruyordu. O da yetmiyor gazetelerin manşetine konu olacak şekilde Öcalan’ın gençliğinden bahsediyordu. Öğrenci yurdunda namaz kıldığını belirterek vicdanları yokluyordu. Herkesin ilgisi meclisteki ahlak polisliğindeyken gözleri başka konuya çeviriyordu. Mahzun bir ifadeyle hak veriyordu bir kadın vekile. İki damla gözyaşı var mıydı? Henüz yok. Ama yakındır.

Tüm bunlar yaşanırken Konya’dan bomba haber düşüyordu basına. Şeb-i Aruz törenlerinde başbakanın talimatıyla ilk defa siyasilere konuşma yasağı getiriliyordu. Bundan önceki törenlerde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gördüğü ilgiyi hesaba katarsak, başbakanın bu yasağına çok şaşırmamak gerek. Ama yasağa takılan yok tabi. Tüm gündem arapsaçına dönmüş. Bu tür yasaklar artık haber değeri taşımıyor, kanıksanmış. Sahnede  sadece bir kişiye yer var. O da yerini almış, oyununu oynuyor. İzliyoruz.

Aklıma bir şarkı geliyor. Cambaz. Yıl 1977. Sözlerini Mehmet Teoman yazmış: “Cambaz, ip üstünde oynuyor. Cambaz, ip üstünde ağlıyor. Hayat ip üstünde geçiyor”. O kadar uygun ki halimize. Hayatımız bir ip üzerinden yönetiliyor. Ama orada bize yer yok. Birileri konuşuyor, düşünüyor, belirliyor. Biz izliyoruz. "Durun bir dakika söyleyecek sözümüz var" diyoruz. Bakıyoruz ki rüzgar tüm kelimeleri süpürmüş. Yeni gündemimize bakıyoruz.

Bu  kısırdöngü ne zaman değişecek diye düşünüyorum. Ben düşünürken başbakanın kuvvetler ayrılığından rahatsız olduğuna yönelik yeni bir haber düşüyor medyaya. Kucağımızda nur topu gibi bir gündemimiz var yine. Acaba diyorum gerçekten Şirince’ye mi kaçsak? 

Oyunda yeni perde açılıyor. İyi seyirler.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder