Sol yanım...

10 Aralık 2012 Pazartesi

YENİ DÜZENE DOĞRU...


İktidarın Kürt açılımı tam bir çelişki yumağına dönüştü. Açılımdan vazgeçtiler, bu sefer tam kapanmaya yöneldiler. Her virajda ayrı bir yöne savrulan iktidar, son düzlükte direksiyon hakimiyetini kaybetti anlaşılan. İleri demokrasiden vazgeçtiler ileri faşizme yöneldiler. Sadece BDP’li milletvekillerin dokunulmazlığının kaldırılması talebi bunun nice örneğinden biri. BDP’nin siyaset anlayışını asla onaylamıyorum. Ama sadece belirli vekillerin dokunulmazlığını kaldırmak gibi ayrımcı bir zihniyeti desteklemek de büyük gaflet olur. Zaten o gaflet gün gelir kapımıza dayanır.

İktidarın bu fütursuz ve hoyrat tavrının altında çoğunlukçu siyaset anlayışı var. Gücün büyük kısmının tek elde olması ülke için büyük risk. Bu riski gören CHP, meclis aritmetiğine ve çoğulculuğa yönelik duruşunu net sergiledi. Bu duruş, anayasa komisyonundaki bir öneriyle vücut buldu. TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun toplantısında “TBMM’nin Kuruluşu ve Milletin Temsili” başlıklı madde görüşülürken, CHP’nin önerisi olan Türkiye Milletvekilliği önerisi diğer partiler tarafından da kabul edildi. Bu enteresan uzlaşı aslında geleceğe yönelik çokca umut barındırıyordu bünyesinde. Bu madde kısaca, 550 milletvekilinin 450’sinin nüfusa göre illere dağılarak, 100’ünün ise ülke genelinde alınan oy oranında “barajsız” temsil hakkına sahip olmasını öneriyor. Yani ülke genelinde %1 oy alan parti 1 milletvekiliyle temsil edilebilecek mecliste. Geriye kalan 450 vekilin barajı konusunda henüz bir uzlaşı sağlanamadı. Fakat bu maddeyle mecliste çoğulcu bir yapı nispeten sağlanabilecek.

Aslında bu maddenin, CHP’ye oy veren kimi TKP’li, İP’li ve diğer az oy alan parti seçmenlerinin oylarını çekmesine neden olabileceği gibi negatif bir yönü var. Ama siyaset anlayışı gereği CHP bu handikapı göğüslüyor. Ve tüm partilere mecliste siyaset yapma şansı tanıyan bu yasayı gündeme getiriyor. Aslında aldığı bu riskle özgürlükler konusunda ne kadar samimi olduğunu da ortaya koyuyor.

Son 10 yılda başımıza ne geldiyse meclisteki çoğunlukçu yapının hükmünden geldi. Dolayısıyla çoğulculuktan korkmamak, çekinmemek lazım. Bu konudaki endişelerin tümü yersizdir. Siyasetin meşru alanı meclistir. Sözü olan ve ülke genelinde sözünün belli oranda karşılığı olan herkes mecliste temsil imkanı bulmalıdır. Yoksa alternatif yollar aranır ki bu yollar ülkemizi nice çıkmazlara götürür. Götürmektedir.

Kimi milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması mevzu bahisken çok sürpriz bir gelişmeye de hazır olmalıyız. AKP hiç beklenmeyen bir hamle yapıp tüm dokunulmazlıkları kaldırabilir. Şaşırmayın. İktidarın birçok milletvekili mecliste 3. dönemini yaşıyor. Ve birçoğununda dosyaları var. Belkide kimileri için hızlı bir aklanma süreci başlayabilir. Ama bu sürecin “kimileri” için işleyeceğini göz önünde bulundurup, tüm dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda ihtiyatlı davranmak gerek. Çoğunluk zihniyeti her zaman kendi çıkarlarını korur. Unutmamak lazım.

Sadece belli vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırmak ayrımcılıkta son noktadır ve nihai hedefi ana muhalefet partisidir. İktidarın son noktaları nereye kadar varacak kestiremiyorum. Çevrelerini yaka yıka ilerledikleri apaçık ortada. Net bir yol haritaları olduğundan da emin değilim. İçinde bulunduğumuz dönem onlar içinde yeni bir düzen öncesi kaostur. Bu kaostan kimin karlı çıkacağı iki gücün tutumuna bağlı: Muhalefet ve Halk. Doğru tepki ve müdahalelerle zarar minimuma indirilebilir. Yeni düzen için geriye sayım çoktan başladı. Şimdi artık şeytanın gör dediğini görmek, gelen kıyametin kokusunu almak, atılacak her adımı kararlılıkla atmak zorundayız. Çünkü yeni düzende bizim gibi düşünenlere yer yok!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder