Kadınların kaç çocuk doğuracağına karar veren,
kürtaj konusunda ahkam kesen, hamile kadınların nasıl yaşaması gerektiğine dair
akıl veren hükümet yetkilileri ve onların uzantıları şimdi de gençlere kafayı
takmış.
Kısa süre önce Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme
Bakanı Binali Yıldırım’ın, bahçesinde kızlı erkekli oturdukları için Boğaziçi
Üniversitesi’nde okumayı “yoldan çıkacağını” düşünerek tercih etmediğini
hatırlatmak isterim. Ve dikkatinizi çekerim ki Sayın Bakan Yıldırım, AKP’nin en
gözde ve potansiyel büyükşehir belediye başkan adayıdır. Kızlı-erkekli
oturdukları için Boğaziçi Üniversitesi’nde okuyamayacağını düşünen Sayın Bakan
Yıldırım’ın olası İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda
yaşayabileceklerimizi sizin takdirinize bırakıyorum.
Şimdi Bakan Yıldırım’ın demecine benzer bir açıklama
Trabzon Milli Eğitim İl Müdürü Tamer
Kırbaç’tan geldi. Kırbaç yatılı okulda okuyan gençlerin aynı merdiveni
kullanarak uyumaya gitmelerinden rahatsızlık duyduğunu açıkladı. Müdür Bey bu
durumdan ötürü diken üstünde oturuyormuş! Aslında bu açıklamasıyla Kırbaç,
mevzu bahis lisenin öğrencilerini zan altında bırakmıştır. Nitekim okulun veli
ve öğrencileri müdürü protesto ederek, zan altında kaldıklarını açıkladılar.
Haklılar da…
Durun daha bitmedi!
Tüm bunlar yetmezmiş gibi
Yeni Akit gazetesi; “CHP’li belediyeden ahlâksız kamp” başlıklı haberiyle, Antalya Belediyesi’nin düzenlediği gençlik kamplarını hedef
alarak “kızlı-erkekli” kampları ahlaksız(!) ilan etti. Yaşları 10-15 arasında
değişen çocuklara ücretsiz “mayo ve şort” dağıtılmasından ve “mayo” giyerek
denize girmelerinden vatandaşların rahatsız olduğunu vurgulayan haber, bakış
açısıyla akıllara durgunluk getiriyor.
Normal bir insan aklı şunu düşünmeden edemiyor: Küçücük
çocukların ya da gençlerin mayo giymesi ya da kızlı erkekli dolaşması sizin
aklınıza neden başka fikirler düşürüyor? Sorun sizde mi? Yoksa mayoyla denize
giren çocuklarda ya da çimenlerin üzerinde “kızlı-erkekli” oturan gençlerde mi?
İktidar yetkilileri, onların bürokratları ve
medyaları gençlere ve çocuklara bu hastalıklı bakış açısıyla bakmayı bırakıp
onların geleceği için, sorunları için ne yapabileceklerine odaklanmayı
deneseler daha iyi olmaz mı?
Ülkemizde AKP iktidarı süresince kadınların özel
yaşamlarına, demokratik haklarına, özgürlüklerine sürekli müdahaleler yapıldı,
yapılıyor. Şimdi benzer bir durum gençler için geçerli. Aslında bu yersiz ve
haksız müdahalelerin iki temel nedeni var;
1) Yeni
bir sosyal yapı oluşturmak, mevcudu dönüştürmek.
2) İşsizlik
ve geçim sıkıntısıyla mücadele eden halkın ilgisini meselenin özünden
uzaklaştırmak.
Bakınız, Disk-Ar’ın İşsizlik Verilerini
Değerlendirme Raporu’ndan gençlerle ilgili maddeyi sizlerle paylaşmak
istiyorum;
“Her iki gençten biri kayıtdışı çalışırken, umudu
kesik işsizlerle birlikte her 4 gençten biri işsiz konumda. Resmi olarak %15,9
olan işsizlik, umudu olmadığı için ya da diğer nedenlerle son 3 aydır iş arama
kanallarını kullanmayan ve bu nedenle işsiz sayılmayan gençler dahil
edildiğinde %25’e ulaşıyor. 695 bin işsiz gence karşı 533 bin çalışmaya hazır
ancak umutsuzluk başta olmak üzere çeşitli nedenlerle iş aramayan genç var.”
Evet. Acı gerçekler ortada. İktidar yetkilileri bu toplumun
sosyal yapısını değiştirme çabasından acilen vazgeçmeli ve esas sorunların
çözümüne odaklanmalı. Sosyolojik sulandırmalarla hakikatlerin üstünü
örtemeyeceklerini görmeliler. İvedilikle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder