Sol yanım...

7 Ağustos 2013 Çarşamba

YENİ UMUTLAR


YENİ UMUTLAR

Yeni başlangıçlar her zaman yeni umutlar taşır. Yeniliğin getirdiği umut can verir, kan verir. İzmir’de yayın hayatına yeni başlayan İzmir Port gazetesi de kucağında yepyeni umutlarla bizlerle buluşuyor. Geçmişten gelen gazetecilik tecrübesiyle, Çınar Ailesi’nin sevgi ve sıcaklığının harmanlandığı İzmir Port’a şimdiden başarılar ve uzun ömürler dilerim.

Yenilik ve yeniliğin getirdiği umuttan bahsetmişken tam bayram arifesi iktidardan yine bayram şekeri(!) tadında bir açıklama geldi. Zaten tüm Ramazan ayını hamile kadınların nasıl yaşaması gerektiği, kızlı-erkekli dolaşmanın sakıncaları üzerine açıklamaların yankısıyla geçirmişken son noktayı da Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar koydu. Sayın Bakan memleketi Trabzon’un Of ilçesinde Çakıroğlu Vakfı’nca düzenlenen iftar yemeğinde yaptığı konuşmada Türkiye’nin Müslüman bir ülke olduğunu ve “konumu itibariyla” mucitler çıkaramadığını, bunun için gençlerini ara eleman olarak yetiştirmeye odaklanması gerektiğini söylemiş. Konuşmanın ardından da kapsamlı bir milliyetçilik güzellemesi yapmış ki anlatılır gibi değil…

Hani  AKP’nin son dönem icraatlarını bilmesek milliyetçilik söylemlerine de inanacağız. Sayın başbakan değil miydi her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldık diyen? Neyse aslında benim değinmek istediğim esas konu milliyetçilik değil. Milliyetçiliğin son yıllarda çok yanlış bir zeminde tartışıldığını düşünmekteyim ki onu da ayrı bir yazıda sizlerle paylaşırım.

Üzerinde durmamız gereken en önemli unsur Sayın Bakanın konuşmasında Türkiye’ye verdiği müslüman kimlikle, bu kimliğin reddettiğini “savunduğu” buluşçuluk. Şimdi aslında meseleye laikliğin öneminden girmek lazım ama sanıyorum ki bunun için çok geç… Yani sap saman birbirine karıştıktan ve devletin resmi temsilcilerinin dili bu olduktan sonra bizim laikliği anlatmamızın bir anlamı yok. Anlamı yok çünkü belli ki böyle bir bakış açıları yok. Yine de ilaç kabilinden belirtmeliyim ki bir devleti dini hükümler ve kurallar çerçevesinde yönetmeye kalkarsanız bu türden açıklamalar yapmanız kaçınılmaz olacaktır. O yüzden bu iki kavramı birbirinden ayırmak gerek.

Din bilimci olmadığım için İslamiyet ve buluşçuluk ilişkisine dair detaylı yorum yapmayacağım. Fakat bizler “icat çıkarma” deyimiyle büyüyen bir toplumuz. Yani icat çıkarmayı makbul bilmeyen bir öğretiden geliyoruz. Halbuki innovasyon yani buluşçuluk toplumların değer yaratmasının en önemli şartlarından. İcat etmek dilimize yerleştiğinin aksine aslında çok önemli bir eylem. Yanlış öğretiler ve sınırlandırılmış düşün dünyası ülkemizde bilimsel gelişime ciddi sekte vurmaktadır. İşte tam da bu noktada bizim devlet yetkililerinden beklentimiz bilimin, yeniliğin, teknolojinin ve buluşçuluğun gelişmesi, ilerlemesi ve teşvik edilmesi için çaba sarfetmeleri. Ara eleman yetiştirmek elbette önemlidir. Ama siz kendinize dini referans alarak ara eleman yetiştirmeyi hedef koyarsanız asla lider ürün/marka/sektör/kişi çıkaramazsınız. Ve ülkemizi lider ülke konumuna getiremezsiniz.

Aslında bu zihniyet ve bakış açısıyla ilerlemek, kalkınmak, gelişmek çok güç. Ama biz yine de geleceğe dair umudumuzu koruyalım. Ve bırakalım çocuklarımız yeni yeni icatlar çıkarsınlar. Onları geniş hayal dünyalarında özgür bırakalım. Dünyada bölümsüz üniversitelerin açılmaya başlandığı, sınırların ortadan kalktığı bir yüzyılda kendimizi ve çocuklarımızı kalıplara hapsetmeyelim. Bu vesileyle daha çağdaş, daha aydınlık bir gelecek umuduyla bayramınızı kutlamak isterim. Sağlıcakla kalın.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder