KÜLTÜR
DEVRİMİ
Gazete
Çeşme Güneşi’nde iki hafta evvel feodal demokrasi kavramından bahsetmiştim.
Geçen hafta ise bu vesayetçi demokrasi anlayışının doğurduğu siyasal katılım
darlığından. Siyasal katılıma engel olan maddeleri kısaca özetleyecek olursak
seçim barajı, siyasetin maliyeti, yasal kısıtlamalar ve siyasi tekelleşme
diyebiliriz.
Peki
Gezi eylemlerinin de temelinde yatan siyasal katılım sorununa nasıl çözüm
bulabiliriz?
Siyasal katılımı arttırmak ve vatandaşı karar
süreçlerine dahil etmek için “sİyasal
kültür devRİMİ” gerçekleştirmeliyiz. Bu devrimin öncül adımlarını Gezi
protestocuları attı aslında. Şimdi sıra siyasi partilerde. Politik
yetersizliklerden arınmış, yetkinlikleri ön planda tutarak yeniden
yapılandırılmış bir siyaset kültürü oluşturmalıyız. Yeniliklere açık olmalıyız.
Siyaseti rant paylaşma aracı olarak görmekten vazgeçmeliyiz. Seküler bir toplum
yapısı oluşturmaya yönelik yeni söylemler geliştirmeli, siyaseti din-mezhep
sarmalından kurtarmalıyız. Ve tam anlamıyla demokrasiyi özümsemeliyiz. Bunun
yolu da sağlıklı yargı yapısı, özgürlükçü anayasa, yerinden yönetim ve
siyasetten arındırılmış ekonomik düzeni sağlamaktan geçiyor.
Toplumun bilgilendirilme hakkı korunmalıdır.
Basın yayın kuruluşları üzerinden iktidar baskısı kalkmalıdır. Devlet
yönetiminde saydamlaşma sağlanmalıdır. Siyasi Partiler Yasası, Toplantı ve
Gösteri Yürüyüşleri Yasası, Polis Vazife ve Selahiyet Yasası ve Dernekler
Yasası gibi yasalarda gerekli değişiklikler yapılmalıdır. Teknoloji devletin en
önemli aracı haline gelmeli ve bilgi toplumu yaratılmalı.
Siyaseti toplumun sadece belli bir kesiminin
uğraşı olmaktan çıkarmalıyız. Siyasete getireceğimiz yeni bir anlayış, yeni bir
dil toplumda siyasete küskün yaşayanların da katılımını sağlayacaktır. Siyasete
ve karar süreçlerine katılımı artan vatandaş öncelikle bilen, sorgulayan, soran
konumuna gelecektir. Ve ardından paydaş olacaktır. Sosyal devlet anlayışında
vatandaşın paydaş olması çok önemli.
Bu demokratikleşme ve ona bağlı olarak siyasal
kültür devrimi gerçekleşmedikçe toplumdan kopuk, tepeden, kuşkuyla bakan,
güvensiz, otoriter ve merkezci siyasal anlayışlara mahkum kalırız.
İşte Gezi isyanı bu anlayışadır. Ama siyasal
kültür devrimini gerçekleştirmek tüm siyasi partilerin görevidir. Demokratikleşme
ve özgürlüklerin sağlanması aydınlık yarınlar için olmazsa olmazımız. Ve işte o
meşhur sloganda söylendiği üzere: Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya
hiçbirimiz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder