Sol yanım...

7 Ağustos 2013 Çarşamba

KÜLTÜR DEVRİMİ


KÜLTÜR DEVRİMİ

Gazete Çeşme Güneşi’nde iki hafta evvel feodal demokrasi kavramından bahsetmiştim. Geçen hafta ise bu vesayetçi demokrasi anlayışının doğurduğu siyasal katılım darlığından. Siyasal katılıma engel olan maddeleri kısaca özetleyecek olursak seçim barajı, siyasetin maliyeti, yasal kısıtlamalar ve siyasi tekelleşme diyebiliriz.

Peki Gezi eylemlerinin de temelinde yatan siyasal katılım sorununa nasıl çözüm bulabiliriz?

Siyasal katılımı arttırmak ve vatandaşı karar süreçlerine dahil etmek için “sİyasal kültür devRİMİ” gerçekleştirmeliyiz. Bu devrimin öncül adımlarını Gezi protestocuları attı aslında. Şimdi sıra siyasi partilerde. Politik yetersizliklerden arınmış, yetkinlikleri ön planda tutarak yeniden yapılandırılmış bir siyaset kültürü oluşturmalıyız. Yeniliklere açık olmalıyız. Siyaseti rant paylaşma aracı olarak görmekten vazgeçmeliyiz. Seküler bir toplum yapısı oluşturmaya yönelik yeni söylemler geliştirmeli, siyaseti din-mezhep sarmalından kurtarmalıyız. Ve tam anlamıyla demokrasiyi özümsemeliyiz. Bunun yolu da sağlıklı yargı yapısı, özgürlükçü anayasa, yerinden yönetim ve siyasetten arındırılmış ekonomik düzeni sağlamaktan geçiyor.

Toplumun bilgilendirilme hakkı korunmalıdır. Basın yayın kuruluşları üzerinden iktidar baskısı kalkmalıdır. Devlet yönetiminde saydamlaşma sağlanmalıdır. Siyasi Partiler Yasası, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası, Polis Vazife ve Selahiyet Yasası ve Dernekler Yasası gibi yasalarda gerekli değişiklikler yapılmalıdır. Teknoloji devletin en önemli aracı haline gelmeli ve bilgi toplumu yaratılmalı.

Siyaseti toplumun sadece belli bir kesiminin uğraşı olmaktan çıkarmalıyız. Siyasete getireceğimiz yeni bir anlayış, yeni bir dil toplumda siyasete küskün yaşayanların da katılımını sağlayacaktır. Siyasete ve karar süreçlerine katılımı artan vatandaş öncelikle bilen, sorgulayan, soran konumuna gelecektir. Ve ardından paydaş olacaktır. Sosyal devlet anlayışında vatandaşın paydaş olması çok önemli.

Bu demokratikleşme ve ona bağlı olarak siyasal kültür devrimi gerçekleşmedikçe toplumdan kopuk, tepeden, kuşkuyla bakan, güvensiz, otoriter ve merkezci siyasal anlayışlara mahkum kalırız.

İşte Gezi isyanı bu anlayışadır. Ama siyasal kültür devrimini gerçekleştirmek tüm siyasi partilerin görevidir. Demokratikleşme ve özgürlüklerin sağlanması aydınlık yarınlar için olmazsa olmazımız. Ve işte o meşhur sloganda söylendiği üzere: Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder