Sol yanım...

18 Ağustos 2012 Cumartesi

GAZETEM EGE/ BARIŞ İKLİMİ





“Barış” şu sıralar en çok ihtiyaç duydugumuz kavram... Barış da, çatışma da önce toplumun en üst birimlerinde olgunlaşmaya başlar. Ve domino etkisiyle en ufak birimlere kadar sızar. Üst düzey siyasetçilerin söylemlerinde inandırıcı olmaları için öncelikle o söylemleri kendi yakın çevrelerinde uyguluyor olmaları gereklidir. Yani siz “uzlaşı” diyorsanız önce uzlaşıyı kendi partinizin içinde sağlamanız beklenir.

İçinden geçtiğimiz sürecin bu kadar gergin olması da aslında iktidar partisinde yaşanan kaosun dışa vurumudur. Ülkemizi rahatsız eden tüm dinamikler bu karışıklıktan faydalanırken, halkımız da bu gelişmelerden olumsuz yönde etkileniyor. İstedikleri kadar “kardeşiz” desinler başbakan ve cumhurbaşkanı arasındaki yol ayrımını herkes farkında. Bu yol ayrımı partide ciddi bir ayrışmaya da neden olacak. Bu da kaçınılmaz bir gerçek... Başbakanın ameliyatı sürecinde MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadeye çağrılmasıyla başlayan olaylar zinciri artık fitili ateşledi. AKP içindeki fırtınaları dindirmek mümkün değil.

Siz istediğiniz kadar sorunları perdeleyin, kendi çevrenizde yaratamadığınız barış ve huzur iklimini yurt genelinde yaratmanız imkansız. Bu noktada ana muhalefet partisi CHP’ye tarihi görev düşüyor. Son yaşadığımız CHP Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün’ün kaçırılması ve sonrasında yaşanan gelişmeleri tüm Türkiye dikkatle izledi. Şu çok açıktır ki önümüzdeki günlerde CHP’ne Kürt sorununun çözümü adına büyük sorumluluk düşecektir. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun son grup toplantısında yaptığı konuşmanın alt mesajlarını iyi okumak lazım. Tam bağımsız Türkiye vurgusu, tek irade TBMM, başkent Ankara, toplumsal uzlaşı, barış ve kardeşlik imaları CHP’nin bu süreçte izleyeceği yol haritasına ve çizgisine dair ipuçları vermiştir.
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu yaratmak istediği barış ortamını yeni Merkez Yönetim Kurulu’nu oluştururken göz önünde bulundurmuş ve tüm partiyi kucaklayacak bir MYK oluşturmuştur. Bu oluşum tüm il ve ilçe yönetimlerine de mesaj yüklüdür: “Önce kendi içinizde barış ve kardeşlik ortamını sağlayın.”

Şimdi artık vakit tüm partiler için barışı sağlama yolunda önemli adımlar atma vaktidir. Muhalefette olan MHP’de üzerine düşen sorumluluğu farkında olmalı, iktidarın noter makamlığından bir an evvel kurtulmalıdır. Bu bağlamda MHP’de acil kan değişikliğine ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.  Kendi tabanlarında da bu yönde bir beklenti olduğunu biliyorum. Sayın Bahçeli’ye Irak Merkezi Yönetimi tarafından verilmeyen vize de dış ilişkilerimiz açısından ayrı bir vehamettir. Bu noktada Bahçeli’nin bu yolculuğunun ne kadar gerekli olduğu da tartışılır. Netice itibariyle zor durumda kalan Türkiye olmuştur.

Önümüz bayram... Temennim; Sevgi ve kardeşliğin öncelikle partilerin iç mekanizmalarında daha sonra ülkemiz genelinde ve nihayetinde komşu ülkelerle sağlanması.

Sevgisizlik kendini çabuk aksettirir. Bulaşıcıdır, çabuk yayılır. Sevgisizlik yürek karartır. Kararmış bir yürek, ne kendisine ne çevresine ışık saçabilir. İçimizdeki tüm önyargılardan arınıp, birbirimizi anlamaya çalıştığımız, haklıya hakkını verdiğimiz, benden olsun da çamurdan olsun zihniyetinden sıyrıldığımız, kalbimizi tüm dostlara açtığımız ve en önemlisi tüm küskünlüklerimizi bir telefonla, mesajla ya da en güzeli ziyaretle geride bıraktığımız bir bayram olsun. Barış ikliminin güzel memleketimize bir an evvel gelmesi dileğiyle... İyi bayramlar olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder