İktidarın “lale” inadı
“Lale” figürü resmi olarak karşımıza ilk defa,
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Türkiye tanıtım logosuyla çıktı. “Lale” daha
evvel çeşitli logolarda seyrek olarak kullanılmıştı. Ama AKP iktidarıyla
birlikte, öncelikle Türkiye’yi sonra İstanbul’u temsilen neredeyse tüm
kurumların amblemlerinde/logolarında kendine yer buldu. Bu durum sanat ve
tasarım dünyasında yeni bir tartışmayı da peşinden getirdi. Acaba lale figürü
hem Türkiye’yi hem İstanbul’u temsilen doğru bir simge miydi?
Bardağı taşıran son damla Borsa İstanbul’un yeni
ambleminde de “lale”nin kullanılması oldu. Gazetelerde görmüşsünüzdür.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nın (İMKB) adı Borsa
İstanbul olarak değiştirildi. Adıyla birlikte amblemi de değişti. Yeni amblem
bir “lale” figürü. Borsa ve lale ilişkisi gerçekten akıl sınırlarımızı
zorluyor. Amblem öncelikli olarak borsayı mı simgeliyor? İstanbul’u mu? Belli
ki ilişki olsun olmasın İstanbul’la ilgili her kurumun logosunda artık “lale”
kullanılacak.
Kısaca göz atacak olursak; İstanbul Valiliği
logosunda, İstanbul 2020 Olimpiyat adaylık logosunda, İstanbul Kültür ve Sanat
Vakfı logosunda ve soyut olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi logosunda “lale”
İstanbul’u temsilen başrolde yerini alıyor.
Bir tasarımcı gözüyle Türkiye’nin ve İstanbul’un,
lale figürüyle ilişkisine yönelik itirazlarım var. Bunları sizlere aktarmaya
çalışacağım.
Şimdi ilk itirazım marka-logo ilişkisine yönelik ;
“Lale figürü Türkiye’yi ya da İstanbul’u simgeliyor mu?”.
Bu sorunun yanıtını 2007 yılında Referans gazetesi
tarafından yapılan bir araştırmada buluyoruz. Aslında araştırma Türkiye’nin
tanıtımı için tasarlanan logodaki “lale” figürü üzerine gerçekleşmiş. Anket
sokaktaki turistlere uygulanmış. Çıkan sonuç beni hiç yanıltmadı. Lale figürü
turistlere Hollanda’yı çağrıştırıyormuş. Türkiye’yi değil. Bu noktada karşımıza enteresan bir
bilgi çıkıyor. “Lale” figürlü Türkiye tanıtım logosunu tasarlayan bir
Hollandalı. Evet yanlış okumadınız. Hollandalı bir tasarımcı laleyi resmi sembol
olarak hayatımıza yerleştiriyor. Erkan Mumcu’nun bakanlık döneminde logo
tasarlama görevi Dream Design Factory(dDF) adlı ajansa veriliyor. dDF'nin o günlerdeki art direktörü olan logonun yaratıcısı
Hollandalı Percy Borg.
Şaşırtıcı öyle değil mi?
Üstelik 2004 yılından beri Hollanda’nın resmi logosunda lale kullanılıyor. Tasarımcı
yabancı olabilir bu gayet doğal. Ama Hollanda lale ilişkisi biraz enteresan. Bu
bilgiyi bir kenara koyup, tarihte laleye bir göz atalım isterseniz.
Aslında tarihin tozlu sayfalarını
kurcaladığımızda lalenin memleketinin Anadolu toprakları olduğunu rahatlıkla
söyleyebiliriz. 16. Yüzyılda, henüz Osmanlı İmparatorluğu elindeki lale
hazinesini farkına varmadan, Avrupa’da “tulipenmania” başlıyor. Yani “lale
çılgınlığı”. Bu çılgınlığın doğuş yeri Hollanda. Laleleri Hollanda’ya satan
Osmanlı henüz lale aşkına tutulmuş değil. Bildiğiniz üzere bu aşk Lale
Devri’nde başlıyor. Avrupa’dan yüz yıl sonra, 17. Yüzyıl’da Osmanlı’da
zenginliğin, şatafatın, sanatın, bolluğun sembolü olarak döneme damgasını
vuruyor. Ama bu geç kalmış farkındalık dünya genelinde lalenin Hollanda’yla
birlikte anılmasına neden oluyor.
Günümüze geri dönecek
olursak, Akp iktidarında lalenin önemli bir yeri olduğunu rahatlıkla
söyleyebiliriz. Bunun nedeninin Lale Devri ile bağlantılı olduğunu
düşünmüyorum. Ve bu noktada bir parantez açmak istiyorum; Lale, İslamiyet’te
tıpkı gül gibi önemli bir simge. Lâle, hilâl ve Allah
(cc) kelimelerinin ebced değerinin
aynı olmasından dolayı, İslamiyet’te laleye ayrı bir değer
verildiğini biliyoruz. Ama bu bağlantıyı ancak konuyla yakından ilgili olanlar
kurabilir.
İktidarın lale tutkusu buradan mı kaynaklanıyor?
Kuvvetle muhtemel öyle.
Parantezi kapatıp araştırmaya geri dönecek olursak, tasarım ve iletişim uzmanları lale
figürünün ne yazık ki Hollanda'nın marka yönetiminin bir parçası olduğunu
vurguluyorlar. Ve ekliyorlar; “Hollanda yıllarca bu anlamda bunu destekleyecek
binlerce şey yapmıştır. Ayrıca laleyi dünyaya satan bir konumda olmakla
birlikte marka ve ürün bağlantısını da çok iyi kurmuştur. Marka olmanın
kurallarından biri olan 'lider ve ilk ol' maddesini fazlasıyla bu anlamda
yerine getirmiş ve hatta bununla ilgili iletişimi de eksik etmemiştir”.
Yani araştırmada çıkan sonuç çok net; Lale, figür
olarak Hollanda’yı çağrıştırıyor.
Ve konuyla ilgili son
sözü Prof. İlber Ortaylı söylüyor: “Laleden şehir arması olmaz. Lalenin
etrafında bir efsane ya da bir olay yoktur. Armalarda o aranır.”
Evet. Sözün özü bizim lale aşkımız geç kalmış bir
aşk. Yerleşik bir algıyı değiştirmek çok güç. Aynı zamanda bu logolarla
Türkiye’nin veya İstanbul’un tanıtımlarına milyon dolarlar harcandığını hesaba
katarsak (2013 yılında sadece Türkiye’nin yurtdışı tanıtımlarına 90 Milyon
dolar ayrılması planlanıyor) yanlış bir tasarımın bizlere çok pahalıya mal
olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz. Hem pahalıya mal oluyor, hem de
istenilen amaca hizmet etmiyor.
O zaman akıllara şu soru geliyor: “İktidarın bu
lale inadı neden?”