Sol yanım...

12 Nisan 2013 Cuma

MÜFTÜ DEĞİŞİR İZMİRLİ DEĞİŞMEZ


Müftü değişir İzmirli değişmez!


Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in “İzmir'in farklı bir dindarlığı var. Bu dindarlığın irfan geleneğine ihtiyacı var" demesiyle İzmirlilere cevap hakkı doğdu.

Şimdi doğma büyüme bir İzmirli olarak, bu ithamın karşısında en son söyleyeceğimi tez canımla en başta söyleyeyim; İzmir o müftüyü değiştirir ama İzmirli değişmez. Kimsenin tereddütü olmasın. Bunu bir kenara koyalım öncelikle. Şimdi gelelim iktidarın ve onun uzantılarının İzmir saplantısına.

İzmir üzerindeki dönüştürme çabaları ilk olarak 2005 yılında başbakanın bir İzmir ziyareti esnasında ortaya çıkmıştı. Başbakan kentin olumsuz (!) yakıştırmalarla anıldığını belirterek “inşallah o yakıştırmaları ilk seçimde silip atacaklar” demişti.

Bu bir temenniydi. Sonra ne oldu peki?

2009 Seçimlerinde CHP %48’le birinci parti çıktı. Ardından gelen referandumda ise %63 “hayır” diyerek İzmirli, kendini baskılamaya çalışan otoriteye baş kaldırdı. Hatırlayın; 2011 Genel seçim öncesi İzmir mitinginde “seçim gecesi gözüm kulağım İzmir’de olacak” demişti başbakan. İzmir’i almayı çok istiyordu. Bunun için gerekeni de yapmış, devletin imkanlarını da kullanarak seçimde olağanüstü bir para harcanmasını sağlamıştı. Ama yine olmadı tabi. İzmirli ruhu, özgürlüğü ve demokrasiyi tercih etti. Ve İzmir’de iktidar yine CHP oldu.

Görünen o ki İzmir için öngörülen şekillendirme her türlü zorlamaya rağmen  gerçekleşemedi. Şimdi diyanet devreye girdi. Diyanet İşleri Başkanı neresinden bakarsanız bakın çok talihsiz ve yanlış bir açıklama yaptı. İzmirlilerin dine yaklaşımlarını tartışmaya açtığı gibi, irfan sahibi olmamakla suçladı.

Diyanet İşleri Başkanı’nın, “irfan sahibi olmamaktan” kastının tasavvufta; hakkı bilmemek, dini ve Kur’an-ı anlamamak/özümsememek olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. İzmirli’nin dini bilgisini ölçmek için bildiğimiz bir çalışmaları olmadığına göre herhalde bu tahlili İzmirli’nin yaşam tarzından yola çıkarak yaptılar.

Bu durumda görünen o ki anlaşılana kadar yazacağız İzmirli olmayı. İzmir demokrasi demektir. Bağımsızlık tutkusudur. İzmir Türkiye’deki ulusal bilincin kalbidir. Biz İzmirliler ise sadece bu kalbe kan pompalıyoruz. Arada zararlı unsurlar girse de vücuda, tez vakitte geri püskürtüyoruz. İşte İzmirli olmak böyle bir şeydir. Aynı zamanda sizin gibi düşünmeyenlerle yanyana, dostça yaşayabilmektir. İnandıklarınız uğruna da sonuna kadar mücadele etmektir.

Demokrattır İzmirli. Kendinden olanı da özgürce eleştirir. Solun kalesi derler ama aslında demokrasinin kalesidir. Yeri gelir sol partiyi iktidar yapar, yeri gelir sağ partiyi. Ama sağduyuludur. Tehlikeyi sezer. Cumhuriyet kazanımlarına saldırıyı affetmez. Kentine hakareti affetmez. Yaşam tarzına müdahaleyi affetmez.

Öte yandan öyle tatlı bir keyfi vardır ki dünyalar güzeli İzmir’in… Velhasılı kelam İzmir müftüyü değiştirir yine de kendi değişmez.

Bu arada aklıma geldi de; geçmiş dönemlerde sağ partileri de İzmir’de iktidar yapmış olan İzmirliler acaba neden AKP’ye yüz vermiyor? Bunun nedenini hiç düşündüler mi acaba?

İktidar yetkililerinin bu tür açıklamaları İzmirlilerin asfalyalarını attırıyor olmasın? Ne dersiniz?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder