Tehlikeli kutuplaşma
Son günlerde yaşanan gelişmeler her birimizi ayrı
taraflara savurdu sanki. Keskin bir kutuplaşma kapımızda azrail gibi bekliyor.
Diyarbakır’da ki Nevruz kutlamasından sonra söylemler iyice sertleşti. AKP ve
BDP’nin işbirliği içerisinde olduğu bu oyunda, MHP Genel Başkanı “vur de
vuralım, öl de ölelim” sloganlarına karşılık, “o günler de gelecek” demesiyle
siyasetin suyu kaynadı.
Tüm bu süreçte CHP’yi net bir tavır koymamakla
suçlayanlar işte bu tehlikeli oyunu göremiyorlar. Halbuki CHP Türkiye’nin
sağduyusudur. Toplumsal güvenliğin ve huzurun garantisidir. Kendi çıkarlarından
önce memleket çıkarlarını koruyan tek partidir. Nasıl mı? Anlatmaya
çalışacağım.
10 Senedir süregelen AKP iktidarı boyunca, bırakın
muhalefet yapmayı, işlerini kolaylaştırmaktan başka bir işe yaramayan MHP
nedense dile geldi. Dile gelmesi bazılarının hoşuna gitti. İmralı
görüşmelerinden memnun olmayan bir kesimin ruhu okşandı. Hatta bu popülist
yaklaşıma “helal olsun” diyenler dahi çıktı. Sahi MHP bugüne kadar neredeydi?
Memleketin tüm kritik meselelerinde AKP ile ortaklık ederken ne oldu da birden sesleri
yükseldi?
Aslında biz bu filmi daha evvel görmüştük. Yani
seçimler yaklaşırken toplumun hassasiyetlerini reye dönüştüren tehlikeli oyunu
biz defalarca izledik. 2011 Seçimleri öncesi AKP, Oslo görüşmeleriyle PKK’nın
ağzına bir parmak bal sürmüş ve seçimde bu pazarlıkların rahatlığıyla tekrar
iktidara gelmişti. Seçim öncesi sessiz kalan terör örgütü verilen sözler
tutulmayınca seçim sonrası aylarca süren kanlı operasyonlar gerçekleştirmişti.
İşin içinden çıkamayan iktidar, emperyal güçlerin de arzusuyla Öcalan’la masaya
oturmak zorunda kaldı. Terör ülkenin her tarafında can almaya devam ediyordu.
İktidarın artık bu meseleyi meşru zeminde çözemeyeceği gün gibi açıktı.
Netice-i kelam AKP “toplumsal barış” için İmralı
görüşmelerini başlattı. Toplumun belli bir kısmı bu süreci desteklerken, belli
bir kısmı da sessizlik içerisinde bekliyordu. Bu sessizlik, kendi içinde büyük
bir öfke de barındırıyordu. Ama biraz daha beklenecekti.
Peki ya MHP? MHP Ne yaptı?
2011 Seçim öncesi ardarda çıkan kasetleri
hatırlayın. MHP’nin neredeyse tüm kurmay kadrosu istifa etmişti. Zaten kendi
içinde de sorunları olan MHP barajı aşma sorunu yaşıyordu. Ben o seçimde
alandaydım. Çok net ifade edebilirim ki MHP barajı, duyarlı CHP seçmeninin
oylarıyla geçti.
AKP Meclise büyük bir çoğunlukla girip, anayasayı
rahatlıkla geçiremesin hassasiyeti içerisindeki bir kısım CHP seçmeni, hiç
istemesede oyunu MHP’ye verdi. Ya sonuç?
Tabi ki düş kırıklığı. MHP 24. Dönem’de meclise
girdiği andan itibaren AKP’nin işini kolaylaştırdı. CHP hemen hemen tüm kritik
meselelerde tek başına muhalefet yapmak zorunda kaldı. Peki şimdi ne oldu da
Devlet Bahçeli bu çıkışı yaptı?
Aslında yanıt çok açık. Seçim propagandaları
başlamıştır. Bundan sonra Bahçeli hızla Türkiye turuna çıkacak ve bu süreci
reye dönüştürecektir. Uzun süredir sessiz ve memnuniyetsiz olan teşkilatını bu
söylem üzerinden canlandıracaktır. Bursa’da bilinçli olarak start verdiler.
Bundan sonrasını izleyip göreceğiz.
Peki kendi bekasını düşünen partiler içerisinde
CHP ne yana düşüyor?
CHP Samimi olarak Kürtlerin talepleri üzerine
yoğunlaşıyor. PKK’nın değil ama. Bu çok önemli bir ayrıntı. Hazırlanan Kürt
raporunda her alandaki sorunlar incelenip, çözüm önerileri sunuluyor. Bu
noktada CHP’nin tek eksiği arkasında durduğu 89 raporunu ve çözüm önerilerini
topluma tam olarak aktaramamak. Bu mesele üzerine basın toplantıları
düzenleyip, önerilerini açıkca kamuoyuna duyurabilir. Yoksa şu çok açık ki, CHP
kurucu irade olmanın getirdiği sorumlulukla hareket ediyor. CHP’nin, toplumsal
gerilimden beslenme gibi bir siyasi yaklaşımı asla olamaz. Yoksa CHP Genel
Başkanı’nın tek bir sözüne bakar sessiz milyonları sokağa dökmek. Ama gerilim
üzerinden halkı provoke etmek CHP’nin tarihi misyonuna ters düşer.
Sürece ve görüşmelere dair eleştiriler her
platformda yapılmalı. Bu süreç sadece AKP-BDP işbirliğine teslim edilemeyecek
kadar önemli. Barış ancak toplumsal uzlaşı ile sağlanabilir. Toplumsal uzlaşıyı
sağlamak meclisteki tüm partilerin görevi. Fakat toplumu geren bu söylemler
yaklaşan seçimlerde halkı yanıltmamalı. Bu tehlikeli bir yanılgıdır. Bu
yanılgıya, CHP’nin tabanını oluşturan hiçbir yurtsever kapılmamalı. Bu
söylemler oy kaygısı içeren popülist söylemlerdir. Yoksa sormazlar mı insana; “Şimdiye
kadar aklınız neredeydi?”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder