Sol yanım...

12 Nisan 2013 Cuma

DENGE


DENGE

Son günlerde dilimde hep Zülfü Livaneli’nin seslendirdiği bir şarkı var. Nereden girdiyse aklıma tekrarlayıp duruyorum:

Elim sanata düşer usta

Yürek acıya

Ölüm hep bana bana mı bana mı

Düşer usta


Sevda ne yana düşer usta

Hicran ne yana

Yalnızlık hep bana bana mı bana mı

Düşer usta

Ve gündemle her daim meşgul, memleket sevdalısı gönlüm soruyor kendi kendine; Diyarbakır ne yana düşer usta? İzmir ne yana?

Ya da yanyana düşerler mi? Memleketin doğusu kadar batısı da memnun kalır mı yaşanacaklardan?

Bu durumda iktidarın terazisi hep bir yana ağır basıyor. Çünkü barış söylemleriyle başlatılan süreçte en eksik nokta “denge”. Başbakanın henüz bu yazı yazılırken onaylamadığı fakat genel olarak şekillenmiş akil insanlar listesinde bir tane Atatürkçü-laik isim görebilecek miyiz acaba? Yoksa çoğunluk “yetmez ama evetçilerden” mi oluşacak?

Benim kanaatim başbakan sürece tam destek veren isimlerden oluşturacak listeyi. Çünkü dengeye ihtiyaç duymuyorlar. Toplumsal uzlaşıyı önemsemiyorlar. Terazi Diyarbakır merkezli, İmralı-PKK ağırlıklı tartıyor. Diyarbakır’dan kastım; 21 Mart’ta ki Nevruz mitingi ve onun peşi sıra yaşananlardır. 2013 Nevruz’u Türkiye için hayati bir dönüm noktasıdır. Öcalan’ın mektubunun büyük bir coşkuyla okunması ve ardından mektuptaki detayların günlerce tartışılması, bir zamanlar gümbürtü koparan “düz ovada siyaset yapsınlar” tanımının gerçekleşmeye başladığının ilk sinyalleridir. Ardından kapıda genel af bizleri bekliyor olacak.

Terörün bitmesi bu topraklarda yaşayan herkesin ortak temennisi. Burada önemli olan memleketin doğusu ve batısı arasındaki beklenti dengesini sağlamak. Bu denge ancak batıya kulak vermekle mümkün olur. Belli bir kesimi sürecin tamamiyle dışında tutmak, ileride telafisi mümkün olmayan hasarlar açacaktır.

Tüm bunları defalarca yazmaktan ve konuşmaktan dilimizde tüy bitti. Ama hükümet ısrarla süreci tek yönlü sürdürmeye devam ediyor. Bu ısrar, toplumda nefret söylemlerini de peşi sıra getiriyor. İşte uzun süredir duymadığımız “vur de vuralım, öl de ölelim” sloganları atılmaya başlandı. Şimdi bu söylem üzerinden yürüyecek olan bir MHP ve kimseyi umursamadan yoluna devam edecek olan AKP ve BDP toplumu tehlikeli boyutlara varacak kadar gerecekler. Bu gerginlik en çok gençleri etkileyecek. Umuyorum sağduyu kazanır ve o kötü günleri hiç görmeyiz.

Yoksa bu sefer bizi kimse kurtaramaz bu girdaptan!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder