BASIN CENAZESİ
Milliyet yazarı
Meral Tamer şort üzerine bir yazı yazmış ya okudunuz mu bilmiyorum ama ben
yazıyı okuyunca halimize çok üzüldüm. Neden üzülme hissine kapıldım
anlatacağım. Öncelikle Tamer’in yazdığı yazıyı kısaca özetlemek gerekirse;
yaşları 50-55 arasında değişen kadınların son zamanlarda kısa şortlarla
dolaşmasından duyduğu rahatsızlığı kaleme almış yazar. Başından geçen bir
hastane olayını da örnek vererek isyan etmiş.
Aslında bu yazıyı
okuyunca öncelikle Milliyet gazetesi adına çok üzüldüm. Bizler için tarihi
misyonu çok önemli olan bir gazetenin düştüğü hallere çok üzüldüm. Milliyet
gibi bir gazetenin köşelerinin böylesine yazılarla gasp edilmesine çok üzüldüm.
Sonra dedim ki kendi kendime hani ben İzmirliyim ya belki de yetişme tarzımdan
ötürü yazarı anlayamıyorum. Belki de muhafazakar bir aileden geliyor kendisi...
Araştırdım. Alman Lisesi mezunu olduğunu daha sonra İTÜ’yü bitirdiğini
öğrendim. Ve daha çok şaşırdım. Zaten yazar yazısında “Ben
mi geri kafalı olmaya başladım” diye özeleştirisini veriyordu. Yani geriye bu yazıyı yazmak için kalan
tek ihtimal buydu; “Geri kafalı olmaya başlamak”...
Muhafazakar bir
yaşam sürmek saygı duyulması gereken bir tercihtir. Başörtüsüne de şorta da
saygı duyduğumuz sürece sorun yok. Ama bu yaşadığımız merkez medya dönüşümü
başka bir hal.
Bu aslında merkez
medyada geriye kalan 3-5 köşe yazarının son durumu. Kadın yazarlar mümkünse
azıcık “geri kafalı” olmaya çalışsın, erkek yazarlar ise hükümet sempatizanı.
Yok olmuyor musunuz? İşte hendek işte deve. Ya atlarsın. Ya düşersin. Zaten bu
çarka uyum sağlayamayanlar sitem dışına itiliyor bir bir. Can Dündar son örnek.
Şimdi zaten
toplumda var olmak ve erkeklerle eşit birey muamelesi görmek için olağanüstü
çaba sarfeden, aynı zamanda şiddetin her türlüsüne maruz kalan, okumak ve
çalışmak için didinen kadınları Nişantaşı’ndan seçmece bir örnekle alaşağı eden
Tamer acaba hiç mi vicdan azabı duymuyor? Kendisi Türkiye’de kadın olma
gerçeğinden haberdar mı? Yoksa hayatı Nişantaşı-Teşvikiye hattında geçtiğinden
sadece %0.01’lik krem de la krem yaşamlardan mı haberdar? Şimdi onun verdiği
bir örneğin (taziyeye şortla gitmek) sanki tüm toplumun realitesiymiş gibi
önemli bir gazetenin köşesine taşıması, Karadeniz’de İç Anadolu’da askılı
bluzla sokağa çıkmak isteyen kadınların verdiği mücadeleye ne kadar zarar
vereceğini farkında mı acaba?
Yok gerçekten
Türkiye’de basın öldü. Ben şimdi sadece basının cenazesine şortla mı gitsem
etekle mi onu düşünüyorum. Malum başka derdimiz kalmadı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder