Sİyasette
farklIlaşma stratejİlerİ…
Seçim
sath-ı mailine girdik. Yani artık yokuş aşağı gidiyoruz, durmak imkansız.
Ülkede yönetim neredeyse çığrından çıkmış haldeyken yaklaşan yerel seçimlerin
önemi yadsınamaz. Haziran devrimi koca bir gerçek olarak önümüzde duruyor. Öbür
yandan iktidarın medya üzerindeki hegemonyası, dış ilişkilerde ardı ardına
gelen başarısızlıklar, siyasetin etkisiyle artık neredeyse oynanamaz hale gelen
spor müsabakaları, kontrolü kaybetmiş valiler, başını kuma gömmüş belediye
başkanları, çalkantılı ekonomi, sürekli el değiştiren sermaye, güncel hayata
dair yasaklar, nedeni belirsiz gözaltıları ve tutuklamalar derken yönetim
açısından çıldırmanın eşiğine gelmiş bir ülkeye döndük.
Yerel
seçimde elde edilecek başarı ya da başarısızlık genel seçimleri ve dolayısıyla
iktidarı belirleyeceği için bu sancılar normal aslında… Bir de üstüne iktidar
partisi içindeki güç mücadelelerini ekleyin, ortaya işte böyle kaotik bir durum
çıkıyor.
AKP
İktidarının Türkiye siyasal tarihinde görülmedik bir şekilde ekonomik güç
sağladığını ve bu güç sayesinde medya ve sermaye odakları üzerinde etki sahibi
olduğunu, aynı zamanda devletin tüm organlarında kadrolaştığını göz önünde
bulundurursak üzerimize düşen görevin zorluğunu ve önemini anlamamız kolaylaşacaktır.
Bir
tarafta AKP’nin dönüştürdüğü Türkiye, öbür tarafta ise bu dönüşüme itirazı
olanların sokağa döküldüğü Gezi eylemleri… Yani AKP’nin en kuvvetli rakibi
Cumhuriyet Halk Partisi’nin karşısındaki iki önemli dinamik…
Bu
kadar önemli bir dönemde ana muhalefet partisinden aday adayı olan ve
adaylaşacak siyasetçilerin halka ulaşmak için yeni yollar ve yöntemler
geliştirmeleri de kaçınılmaz bir gerçek… Hani “Gezi Ruhu” dediğimiz şey var ya
işte onu sözde değil özde anlamak, benimsemek ve uygulamak gerek.
Yani
artık sadece örgüt içi toplantılara, çaylara, davetlere katılarak boy
göstereceğimiz dönem kapandı. “Geride kaldı” da demiyorum; Kapandı.
Peki
bildiğimiz klasik siyaset dönemi kapandıysa, içinde bulunduğumuz bu yeni
dönemin kodları nelerdir isterseniz onlara bir göz atalım. Ana başlıklarıyla
kısaca özetleyecek olursak:
1)Bilimsel
siyaset dönemi;
Kalıplaşmış
siyasi argümanları yıkıp yeni sözleri, yeni ve bilimsel yöntemlerle söyleme
vakti. Aday olunan il/ilçenin kentsel planlamaları, belediyedeki yönetim ve
idari hizmet süreçleri diğer ülkelerde var olan ve benzer özelliklere sahip
başarılı belediye örnekleri ile kıyaslanarak (benchmarking) iyileştirmeler ve
hatta mümkünse yeniden yapılandırma önerileri sunulmalı. Yani bu kıyaslamadan
doğacak proje örnekleri ile halkın karşısına çıkılmalı.
Adayların
tecrübe ve yetkinlikleri bu noktada çok önem kazanıyor. Yetkinlik bazlı siyaset
dönemi çoktan başladı. Mesele ona ayak uydurabilmekte…
2) Başarılı
bir siyasi iletişim için sosyal medya kullanımı:
Gezi
eylemleri de gösterdi ki sosyal medya olmadan artık iletişim mümkün değil.
Siyasetçilerin televizyon ya da görsel medyada var olma, var olduğu zaman da
kendini rahat ifade etme şansları çok düşük. İşte bu noktada elimizde henüz
yasakların uğramadığı sosyal medya kartı var. Facebook, twitter, instagram
üçgeninde hem geniş kitlelere ulaşmak, hem de sözünüzü özgürce söyleme şansına
sahipsiniz. Tabi bu araçları doğru kullanmayı bilmek lazım… Gezi eylemleriyle
birlikte yeni bir siyaset yolunun açıldığını düşünürsek, bu yeniliğe ayak
uydurulabildiği ölçüde sosyal medyada başarılı olunacağını unutmamak lazım…
Sürekli
tek taraflı ve didaktik yazı ve paylaşımlar etkileşimi ve iletişimi sağlamaz.
Samimi, dürüst ve şeffaf bir iletişim için diyaloğa (karşılıklı ) geçmelisiniz.
Bu diyalog sonucu “etki” yaratmak sizin elinizde… Ama “monologla” etki yaratmak
zaten mümkün değil…
3)
Eylem vakti:
Bilimsel
siyasetinizin temellerini oluşturdunuz. Aday olduğunuz il ya da ilçeye
katacağınız değeri tanımladınız. Bu değeri yaratacak yetkinlikte olduğunuzu
ıspatladınız. Sosyal medya aracılığıyla karakteriniz ve kişiliğiniz hakkında
samimi bir varlık bildiriminde bulundunuz. Şimdi sıra geldi eyleme…
Aday
olarak ilçenize bisiklet yolu mu öneriyorsunuz? Bu projenizi basına, bir otelin
toplantı salonunda açıklamaktansa size eşlik edecek sporcularla birlikte
planladığınız yolun geçeceği en stratejik noktada (outdoor) tanıtımınızı
gerçekleştirin. Ya da iktidarın bir uygulamasına itirazınız mı var;
İtirazınızın olduğu konuya temas edecek eylemlerle dikkati çekebilirsiniz.
Örneğin çocuk işçilere dikkati, çocuk işçilerin yanından vereceğiniz bir
mesajla çekebilirsiniz.
Eylemleriniz;
kuramlarınızla sahayı yani gerçekliği birleşterecek ve mesajınızı daha rahat
iletmenize yardımcı olacaktır.
3
Ana başlıkta paylaşmaya çalıştığım siyasi yol haritasının birçok alt başlığı da
var elbette… Bu alt başlıkları da diğer yazılarımda aktarmaya çalışacağım.
Burada önemli olan Türkiye’de yeni bir siyasal dönemin başladığını ve bu yeni
döneme eski ve içe dönük yöntemlerle ayak uydurulamayacağını farkına varmamız.
Her
aday, kişisel stratejik eylem planlarını siyasal olarak partinin ana ilkelerine
bağlı kalarak çok yönlü ve çok
renkli kurgulayabilir ve hayata geçirebilir. Yılların getirdiği örgüt kültürü ve
yerleşik öğretilerden kurtulmanın zor olduğunu biliyorum. Ama sağlıklı çekirdek
yapıyı koruyarak üzerine ilave ettiğiniz yani yarattığınız farklılık ve
kattığınız değer oranında tercih edileceğinizi hatırlatmak isterim.
Stratejik
eylem planınızla yanıtını ortaya koyacağınız soru; Neden siz? Sizi diğer
adaylardan farklılaştıran ve değer katan nedir? Amaçlarınız ve amaçlarınıza
ulaşmadaki araçlarınız nelerdir?
Şimdiden
tüm aday adayı yol arkadaşlarıma başarılar dilerim. Farkınızı keşfetmeniz
dileğiyle…