BÖLÜNME
Bölünüyoruz…
Fark etmeden sinsice bölünüyoruz. Hani yıllardır Kürt sorununun çözümüne engel
olan, terörü azdıran harita üzerinden bölünme meselesi vardı ya… Evet harita
üzerinde bölünmedik belki ama sonunda ne oldu biliyor musunuz? Psikolojik
olarak bölündük. Sosyolojik olarak bölündük. Hem de öyle tahmin edildiği,
öngörüldüğü üzere Türk-Kürt olarak 2’ye de bölünmedik. 3’e bölündük;
Sunni-Alevi-Kürt.
Çağın
ateşi bizim de bedenimizi sardı. İktidarın ayrıştırıcı diliyle Orta Doğu’nun
yakıcı mezhep ve etnik köken ayrımına düştük. İşte en yakın örneği; 10 Eylül
günü Antakya’dan acı haber geldi. 22 Yaşındaki Ahmet Atakan’ı polis şiddetinde
yitirmiştik. Ahmet’in facebook sayfası Beşar Esad’a destek mesajlarıyla
doluydu. Komşu Suriye’deki ateş Ahmet’in delikanlı yüreğine de düşmüştü. Ahmet
protesto için sokağa çıktığında öldü. Belki de öldürüldü.
Ahmet
sıcacık yatağından ana şefkatiyle uyanıp , güneşin sıcaklığıyla güne merhaba
demek varken kara toprağa girdi… Henüz yaşı 22 iken, sevecek sevilecekken tüm
hayallerini başından aldığı bir darbeyle yitirdi. Burada can alıcı soru şu:
Ahmet sokağa Mursi’ye destek için çıksaydı, elinde Rabia pankartlarıyla yürüyüş
yapsaydı şiddete uğrar mıydı? Söyleyin lütfen uğrar mıydı?
Hayır, uğramazdı. Bakın işte nasıl bölünüyoruz görüyor musunuz? Tamamıyla özgürlük duyarlılığıyla
başlayan Gezi eylemlerinin nasıl bir mezhep çatışması eksenine kaydırıldığını
hepimiz gözlemliyoruz. Ve işin acısı kapılmışız bahtımızın rüzgarına gidiyoruz.
Bu
evlatlar bizim… Bu toprakların evlatları… Yıllardır korkulu rüyalar gördüğümüz
harita bölünmesine gerek kalmayacak bu gidişle… Çünkü en fenası gönüllerin
bölünmesi… Bu hassasiyetle, Lice’de öldürülen Medeni Yıldırım’a Gezi
eylemcilerinin sahip çıkmasını çok önemsemiştim. Çünkü ölen kim olursa olsun
faşizme, şiddete bir yürek karşı koymalıydık. Medine’nin vefatında bu
gerçekleşti. Peki ya sonra?
Keskin
yol ayrımlarında bulduk kendimizi… Senin acın, benim acım der olduk. Ve
Türkiye’de siyasi yapı bu kalıba oturtulmaya çalışıldı. Başbakanın ısrarla
ayrıştırıcı bir dil kullanması toplumu daha çok gerdi. Ve işte sonuçları… Genç
ölüm haberleri…
İktidarın
bizi sürüklediği bu tehlikeli oyunu bozmak hem ana muhalafet partisinin, hem de
bizlerin, halkın görevi. Yoksa uçuruma sürükleniyoruz. CHP Tarihi bir
sorumluluk ve duyarlılıkla ülkeyi bu mezhep-etnik köken bölünmesinden
kurtarmalı ve demokratik hak ve özgürlüklerin herkes için eşit olduğu bir
Türkiye’yi yeniden inşa etmelidir.
Ve
bizlerde gençlerin sokaklarda öldürülmediği, herkesin fikirlerini özgürce
söylediği, çok sesli, çok renkli, mutlu bir Türkiye’yi elbirliğiyle
yaratmalıyız.
Bu
tehlikeli oyunlara düşmeden ve güzel memleketimiz için çok geç olmadan…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder