Sol yanım...

10 Eylül 2013 Salı

BÖLÜNÜYORUZ...



BÖLÜNME

Bölünüyoruz… Fark etmeden sinsice bölünüyoruz. Hani yıllardır Kürt sorununun çözümüne engel olan, terörü azdıran harita üzerinden bölünme meselesi vardı ya… Evet harita üzerinde bölünmedik belki ama sonunda ne oldu biliyor musunuz? Psikolojik olarak bölündük. Sosyolojik olarak bölündük. Hem de öyle tahmin edildiği, öngörüldüğü üzere Türk-Kürt olarak 2’ye de bölünmedik. 3’e bölündük; Sunni-Alevi-Kürt.

Çağın ateşi bizim de bedenimizi sardı. İktidarın ayrıştırıcı diliyle Orta Doğu’nun yakıcı mezhep ve etnik köken ayrımına düştük. İşte en yakın örneği; 10 Eylül günü Antakya’dan acı haber geldi. 22 Yaşındaki Ahmet Atakan’ı polis şiddetinde yitirmiştik. Ahmet’in facebook sayfası Beşar Esad’a destek mesajlarıyla doluydu. Komşu Suriye’deki ateş Ahmet’in delikanlı yüreğine de düşmüştü. Ahmet protesto için sokağa çıktığında öldü. Belki de öldürüldü.

Ahmet sıcacık yatağından ana şefkatiyle uyanıp , güneşin sıcaklığıyla güne merhaba demek varken kara toprağa girdi… Henüz yaşı 22 iken, sevecek sevilecekken tüm hayallerini başından aldığı bir darbeyle yitirdi. Burada can alıcı soru şu: Ahmet sokağa Mursi’ye destek için çıksaydı, elinde Rabia pankartlarıyla yürüyüş yapsaydı şiddete uğrar mıydı? Söyleyin lütfen uğrar mıydı?

Hayır, uğramazdı. Bakın işte nasıl bölünüyoruz görüyor musunuz?  Tamamıyla özgürlük duyarlılığıyla başlayan Gezi eylemlerinin nasıl bir mezhep çatışması eksenine kaydırıldığını hepimiz gözlemliyoruz. Ve işin acısı kapılmışız bahtımızın rüzgarına gidiyoruz.

Bu evlatlar bizim… Bu toprakların evlatları… Yıllardır korkulu rüyalar gördüğümüz harita bölünmesine gerek kalmayacak bu gidişle… Çünkü en fenası gönüllerin bölünmesi… Bu hassasiyetle, Lice’de öldürülen Medeni Yıldırım’a Gezi eylemcilerinin sahip çıkmasını çok önemsemiştim. Çünkü ölen kim olursa olsun faşizme, şiddete bir yürek karşı koymalıydık. Medine’nin vefatında bu gerçekleşti. Peki ya sonra?

Keskin yol ayrımlarında bulduk kendimizi… Senin acın, benim acım der olduk. Ve Türkiye’de siyasi yapı bu kalıba oturtulmaya çalışıldı. Başbakanın ısrarla ayrıştırıcı bir dil kullanması toplumu daha çok gerdi. Ve işte sonuçları… Genç ölüm haberleri…

İktidarın bizi sürüklediği bu tehlikeli oyunu bozmak hem ana muhalafet partisinin, hem de bizlerin, halkın görevi. Yoksa uçuruma sürükleniyoruz. CHP Tarihi bir sorumluluk ve duyarlılıkla ülkeyi bu mezhep-etnik köken bölünmesinden kurtarmalı ve demokratik hak ve özgürlüklerin herkes için eşit olduğu bir Türkiye’yi yeniden inşa etmelidir.

Ve bizlerde gençlerin sokaklarda öldürülmediği, herkesin fikirlerini özgürce söylediği, çok sesli, çok renkli, mutlu bir Türkiye’yi elbirliğiyle yaratmalıyız.

Bu tehlikeli oyunlara düşmeden ve güzel memleketimiz için çok geç olmadan…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder