Yoksulluğun "annelik kariyeriyle" imtihanı...

Fatma Çanak; 38 yaşında 8 çocuklu bir tarım işçisi…

Yani Sağlık Bakanı Müezzinoğlu’nun tabiriyle annelik kariyerinin zirvesinde!

Memleketi Şanlıurfa’dan Adana’ya, 37 TL yevmiye ile tarım işçisi olarak çalışmaya gelmiş… Eşi ise 42 TL yevmiye alıyor…

Fatma sabah saat 5’de başlıyor çalışmaya… Akşam 7’ye kadar…

Tarlada çalışıyor. Adana’nın sıcağında…

İlkokul 3. sınıfa kadar okuyabilmiş… Çocuklarının ise 4’ü okula gidiyor, 4’ü gidemiyor.

Bütün aile bir çadırda yaşıyorlar… Ortak kullanılan tuvaletler bakımsız, içme suları sağlıksız, beslenmeleri yetersiz…

“Burada çalışmak zoruma gidiyor” diyor Fatma…

Kimin gitmez ki?

“Çok yoruluyorum, çok çalışıyorum ama çocuklarım için dayanıyorum” diye de ekliyor…

Fatma’nın hikayesi, Türkiye’de tarım işçisi olarak çalışan 1,5 milyona yakın kadının yaşamından sadece bir kesit… Onlar kan-ter-gözyaşı içinde yaşam mücadelesi veren güçlü kadınlar…

Ülkemizde 26 milyon kişi olarak istihdam edilen işgücünün yüzde 25’ini tarım işçileri oluşturuyor. 6,5 milyon tarım iş gücünün de yarıya yakın kısmını mevsimlik tarım işçilerinin oluşturduğu tahmin edilmekte… Yani yaklaşık 3,2 milyon mevsimlik tarım işçisi var. Bu sayının yarısı kadın. Üstelik kadın tarım işçilerinde kayıtdışı istihdam oranı yüzde 96.6!

Yaklaşık 1,5 milyon tarım işçisi kadın ve çocuğun yaşam koşulları ise içler acısı bir halde… BM Nüfus Fonu ve Harran Üniversitesi işbirliğiyle yapılan bir araştırmaya göre tarım işçilerinin temel besin kaynağı %86 oranla EKMEK ve ÇAY. Evet yanlış okumadınız… Temel besin kaynakları ekmek ve çay!

Bakan Müezzinoğlu için uzaktan gazel okumak ne kadar kolay öyle değil mi?

Durun daha bitmedi. Ağırlıklı çocuk ve kadın olan 3.2 milyon tarım işçisinin dramı bu kadarla da bitmiyor. Yine aynı araştırmaya göre kentlerde yatak odası başına 1,9 kişi düşerken, tarım işçi ailelerde 4,1 kişi düşüyor.

Kentlerde ortalama hane büyüklüğü 3,8 iken, tarım işçilerinde 6,8. Yani ortalama 7 kişilik olan tarım işçi aileleri bir çadırın içinde aylarca sağlıksız koşullarda, yok pahasına çalışmak ve yaşamak zorunda kalıyorlar. Sağlıksız yaşam koşulları ve yoksulluktan kaynaklanan salgın hastalıklar, ilaçlamadan kaynaklanan zehirlenmeler ve kanser de cabası…

Kadın tarım işçilerinin hali böyle… Peki asgari ücretle çalışan işçi eşlerinin durumu farklı mı? Asgari ücreti 949 TL olarak açıklayan iktidar yetkilileri, sürekli doğurmaya ve evde oturmaya sevk ettikleri kadınların, eve giren tek asgari ücretle ortalama 2 çocuğa nasıl annelik yapmasını öneriyorlar? Neyle beslesinler çocuklarını? Ekmek ve çay ile mi…?

Kadınlar çalışmak istiyorlar. Kadınlar üretmek ve para kazanmak istiyorlar. Üstelik kadınlar çalışmak zorunda! Buradaki en büyük sorun AKP zihniyetinin kadınlara dayattığı “ev-içi”, geçici, güvencesiz, eğreti istihdam olanakları… AKP bu yanlıştan dönmedikçe de daha yoksullaşan, daha çok mücadele eden ve daha çok acı çeken yine kadınlar olacak.

AKP iktidarının, Türkiye’deki ekonomik gerçeklikleri çarpıtmak adına gündemi sürekli kadınlar üzerinden manipüle ettiğini artık hepimiz çok iyi biliyoruz. Üstelik kadınlar, yaşamın her alanında adeta “kan-ter-gözyaşı” dökerek mücadele verirken, ilgili bakanların ilgisiz çıkışlarını duymuyorlar bile… Çünkü onlar bir gerçeği yaşamak ve direnmek zorundalar…

Ülkedeki gelir adaletsizliğine, yoksulluğa, kadın sorunlarına hiçbir çözüm bulmadan sürekli maval okuyan iktidar yetkililerine bu ülkede açlık ve soğuktan bebeklerin öldüğünü hatırlatmak isterim.

AKP’li bakanların nasıl bir hayal dünyasında yaşadığını bilmiyorum. Ama onların gerçekleriyle halkın gerçekleri hiç örtüşmüyor. Artık luzumsüz açıklamalarla kadınların aklıyla dalga geçmeyi bırakmalarını tavsiye ederim. Gerçeklerle yüzleşsinler… Kadınların ekonomik bağımsızlıklarını sağlamadan, çocuklarına iyi bir gelecek kurma şansı tanımadan, sürekli doğurmaya teşvik etmeleri ve doğan çocukların yoklukla imtihan etmesi ayıptır, günahtır, zulümdür!