Sol yanım...

19 Ocak 2013 Cumartesi

ETNİK TEMİZLİK İDDİALARI...


ETNİK TEMİZLİK İDDİALARI...

Kurucu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik sistematik saldırılar yıllardır olduğu gibi bugünde devam etmekte. Bu saldırıların bir kısmı bilinçli, bir kısmı ise bilinçsizlikle yapılıyor. Bilinçsizliğin birkaç nedeni olabilir: cahillik, bilgisizlik, ön yargılarla yaklaşmak ya da yanlış kaynaklardan faydalanmak. Son günlerde Ege’de Rumlara etnik temizlik yapıldı iddiaları üzerine bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim. Tarihçi değilim. Ama doğru kaynaklardan yola çıkarak tarihi doğru okuyabileceğimize inanırım. Şimdi biraz yakın tarihimizi okuyalım isterseniz…

Gerçekten iddia edildiği üzere Ege’de Rumlara etnik temizlik yapılmış mıydı?

Aslında bu soruyu sormak bile abesle iştigal. Yine de ısrarla emperyal tarih kaynaklarına güvenen ve yerli tarih kaynaklarının hamasetle dolu olduğunu düşünenlere bizzat emperyalist güçlerin tuttuğu bir rapordan bahsedeceğim.

Fakat önce Accord Tripartite’den başlamak gerek. Sevr Andlaşmasıyla birlikte duyurulan ek anlaşma Accord Tripartite’e (Üçlü Anlaşma) göre Türkiye’nin güneydoğusu İngilizlere, Çukurova ve çevresi Fransızlara, Güneybatı Anadolu İtalyanlara sömürge bölgesi olarak veriliyordu. Osmanlı yönetimi Sevr ile birlikte bu anlaşmayı da kabul edip imzalamıştı. (Osman Olcay, Sevres Andlaşmasına Doğru, s.542 vd) Buraya kadarını ortaokulda öğrenmiştik zaten.

Peki ya Yunanlılar?

Paris Barış Konferansı’nda Anadolu topraklarını paylaşmak üzere kolları sıvayan Avrupa devletleri İngiltere önderliğinde bazı kararlar aldılar. İzmir’i aslında İtalyanların istediği hepimizin malumu. Burada şu soruyu sormadan edemiyorum: Velev ki İngilizler engel olmasa ve İzmir’i işgal görevi İtalyanlara verilse bu sefer Ege’de İtalyanlar mı etnik temizliğe uğradı bahanesi geçerli olacaktı? Bu varsayımı bir kenara koyup meselenin özüne dönelim. Yunanlıların İzmir’e girişi, aynı gün 2000 Türk’ü katledişi ve ardından sınır tanımaz hareketleri tüm kamuoyunu rahatsız etmişti. Çünkü Yunanlılar belirlenen sınırlar içerisinde kalmamıştı. Pervasızca saldırıyorlardı.

Evet Yunanlılar “Rumlara etnik temizlik” yapılıyor bahanesiyle İzmir’e girmişlerdi. Elbette ki bir bahane uydurulacaktı bu işgal için.

Fakat o sıralar kamuoyunun tepkilerini dindirmek için İstanbul’da beklenmedik şekilde bir araştırma komisyonu kuruldu. İstanbul’da ABD Yüksek Komiseri olan Amiral Bristol başkanlığında, bir İtalyan, bir Fransız ve bir İngiliz subayından oluşan komisyonun görevi,  Ege bölgesinde çalışmalar yapıp, işgalden önce Rumların zulme maruz kalıp kalmadığını tespit etmekti. Bölge biraz genişti. Çünkü Yunanlılar işgal için belirlenen sınırların dışına çıkmışlardı.  Soruşturma sonucunda çıkan raporda, 15 Mayıs öncesinde bölgede Rumlara bir baskı uygulanmadığı, Yunanlıların güvenliği sağlamak amacıyla değil istila etmek amacıyla hareket ettiği belirtildi. Yani günümüzde de dile getirilen “etnik temizlik” bahanelerinin açıkça yalan olduğu Bristol Raporlarında da mevcuttur.

Bu bilgiler tarih kitaplarımızda zaten var. Ben sadece kısa bir hatırlatma yapmak istedim. Bu meseleleri temcit pilavı gibi sürekli ortaya sürmenin manası nedir anlayabilmiş değilim. Sürekli Atatürk’ü ve Cumhuriyet devrimini karalamak adeta bulaşıcı bir hastalık gibi. Bu hastalığa yakalananlara en güzel cevap belgelerle ve kayıtlı tarihle verilebilir. Fakat kayıtlı tarihin de ötesinde bu topraklarda bir de manevi hassasiyetler mevcuttur. Bu hassasiyetleri yürekte hissetmek için öncelikle insanın kendisini bu topraklara ait hissetmesi gerekmektedir.

Ülkemizde 10 yıllık iktidarın yarattığı nice sorun ve çıkmaz var iken her fırsatta Atatürk’ü tartışmaya açmak gaflettir. Son günlerde televizyon ekranlarında da pervasızca Atatürk’ü eleştirenlere karşılık tarihçi yazar Gürkan Hacır’ın Ma’Amin kitabından bir alıntıyla cevap vermek isterim: “Atatürk bizim için sadece kurucu önder ve tarihi bir şahsiyetten ibaret değildir. Atatürk bizim kurucu doktrinimizin adıdır. Bu ülkede modernleşmenin , çağdaş eğitimin adıdır. Tüm bunların ötesinde O, bizim kuruluş felsefemizin adıdır.”

Evet yazarın da  belirttiği gibi Atatürk, cumhuriyetin kuruluş felsefesinin adıdır. Ve bu felsefe toplumu bir arada tutan önemli bir güçtür. Yıllardır ülkemiz üzerinde oynanan tüm oyunlara rağmen hala ayakta durabiliyorsak bunun en önemli nedenlerinden biri ortak paydamız, bağımız olan Mustafa Kemal Atatürk ve onun ilkeleridir. Bu böyle bilinmelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder