ETNİK TEMİZLİK İDDİALARI...
Kurucu
önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik sistematik saldırılar yıllardır
olduğu gibi bugünde devam etmekte. Bu saldırıların bir kısmı bilinçli, bir
kısmı ise bilinçsizlikle yapılıyor. Bilinçsizliğin birkaç nedeni olabilir:
cahillik, bilgisizlik, ön yargılarla yaklaşmak ya da yanlış kaynaklardan
faydalanmak. Son günlerde Ege’de Rumlara etnik temizlik yapıldı iddiaları
üzerine bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim. Tarihçi değilim. Ama doğru
kaynaklardan yola çıkarak tarihi doğru okuyabileceğimize inanırım. Şimdi biraz
yakın tarihimizi okuyalım isterseniz…
Gerçekten iddia edildiği
üzere Ege’de Rumlara etnik temizlik yapılmış mıydı?
Aslında
bu soruyu sormak bile abesle iştigal. Yine de ısrarla emperyal tarih kaynaklarına
güvenen ve yerli tarih kaynaklarının hamasetle dolu olduğunu düşünenlere bizzat
emperyalist güçlerin tuttuğu bir rapordan bahsedeceğim.
Fakat
önce Accord Tripartite’den başlamak gerek. Sevr Andlaşmasıyla birlikte duyurulan
ek anlaşma Accord Tripartite’e (Üçlü Anlaşma) göre Türkiye’nin güneydoğusu
İngilizlere, Çukurova ve çevresi Fransızlara, Güneybatı Anadolu İtalyanlara
sömürge bölgesi olarak veriliyordu. Osmanlı yönetimi Sevr ile birlikte bu
anlaşmayı da kabul edip imzalamıştı. (Osman
Olcay, Sevres Andlaşmasına Doğru, s.542 vd) Buraya kadarını ortaokulda
öğrenmiştik zaten.
Peki ya Yunanlılar?
Paris
Barış Konferansı’nda Anadolu topraklarını paylaşmak üzere kolları sıvayan
Avrupa devletleri İngiltere önderliğinde bazı kararlar aldılar. İzmir’i aslında
İtalyanların istediği hepimizin malumu. Burada şu soruyu sormadan edemiyorum:
Velev ki İngilizler engel olmasa ve İzmir’i işgal görevi İtalyanlara verilse bu
sefer Ege’de İtalyanlar mı etnik temizliğe uğradı bahanesi geçerli olacaktı? Bu
varsayımı bir kenara koyup meselenin özüne dönelim. Yunanlıların İzmir’e
girişi, aynı gün 2000 Türk’ü katledişi ve ardından sınır tanımaz hareketleri tüm
kamuoyunu rahatsız etmişti. Çünkü Yunanlılar belirlenen sınırlar içerisinde
kalmamıştı. Pervasızca saldırıyorlardı.
Evet
Yunanlılar “Rumlara etnik temizlik” yapılıyor bahanesiyle İzmir’e girmişlerdi.
Elbette ki bir bahane uydurulacaktı bu işgal için.
Fakat
o sıralar kamuoyunun tepkilerini dindirmek için İstanbul’da beklenmedik şekilde
bir araştırma komisyonu kuruldu. İstanbul’da ABD Yüksek Komiseri olan Amiral
Bristol başkanlığında, bir İtalyan, bir Fransız ve bir İngiliz subayından
oluşan komisyonun görevi, Ege
bölgesinde çalışmalar yapıp, işgalden önce Rumların zulme maruz kalıp
kalmadığını tespit etmekti. Bölge biraz genişti. Çünkü Yunanlılar işgal için
belirlenen sınırların dışına çıkmışlardı. Soruşturma sonucunda çıkan raporda, 15 Mayıs öncesinde
bölgede Rumlara bir baskı uygulanmadığı, Yunanlıların güvenliği sağlamak
amacıyla değil istila etmek amacıyla hareket ettiği belirtildi. Yani günümüzde
de dile getirilen “etnik temizlik” bahanelerinin açıkça yalan olduğu Bristol
Raporlarında da mevcuttur.
Bu
bilgiler tarih kitaplarımızda zaten var. Ben sadece kısa bir hatırlatma yapmak
istedim. Bu meseleleri temcit pilavı gibi sürekli ortaya sürmenin manası nedir
anlayabilmiş değilim. Sürekli Atatürk’ü ve Cumhuriyet devrimini karalamak adeta
bulaşıcı bir hastalık gibi. Bu hastalığa yakalananlara en güzel cevap
belgelerle ve kayıtlı tarihle verilebilir. Fakat kayıtlı tarihin de ötesinde bu
topraklarda bir de manevi hassasiyetler mevcuttur. Bu hassasiyetleri yürekte
hissetmek için öncelikle insanın kendisini bu topraklara ait hissetmesi
gerekmektedir.
Ülkemizde
10 yıllık iktidarın yarattığı nice sorun ve çıkmaz var iken her fırsatta
Atatürk’ü tartışmaya açmak gaflettir. Son günlerde televizyon ekranlarında da
pervasızca Atatürk’ü eleştirenlere karşılık tarihçi yazar Gürkan Hacır’ın Ma’Amin
kitabından bir alıntıyla cevap vermek isterim: “Atatürk bizim için sadece kurucu önder ve tarihi bir şahsiyetten
ibaret değildir. Atatürk bizim kurucu doktrinimizin adıdır. Bu ülkede
modernleşmenin , çağdaş eğitimin adıdır. Tüm bunların ötesinde O, bizim kuruluş
felsefemizin adıdır.”
Evet
yazarın da belirttiği gibi
Atatürk, cumhuriyetin kuruluş felsefesinin adıdır. Ve bu felsefe toplumu bir arada
tutan önemli bir güçtür. Yıllardır ülkemiz üzerinde oynanan tüm oyunlara rağmen
hala ayakta durabiliyorsak bunun en önemli nedenlerinden biri ortak paydamız,
bağımız olan Mustafa Kemal Atatürk ve onun ilkeleridir. Bu böyle bilinmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder