Bu hafta hiç siyaset yazmak istemiyor canım. Arada
sıyrılmak gerek bu kötü gündemden. Arınmak. Arınmak için sığınacağımız en güzel
liman çocukluk hatıralarımız belki de... Benim hatıralarımı en güzel kılan
unsur Çeşme’dir. Her sene doğumgünüme denk gelen yaz tatili başladı mı maaile
soluğu Çeşme’de alırdık. Annemi, teyzemi, dayımı anneannemle dedem hep Boyalık
Koyu’na götürürmüş 60’lı yıllarda. O gün bugündür bizim mesken hiç değişmedi.
Annemle babam evlendikten sonra ilk ikametleri Boyalık Sitesi oldu. 1977 Yılında
tamamlanan bu büyük site çocukluğumuzun en güzel hatıralarının beşiğiydi.
Konuşmayı öğrenmeden yüzmeyi öğrendik denizinde. Kumdan kalelerde
olgunlaştırdık hayal dünyamızı. Biraz büyüyünce atladık bisikletlerimize ve
keşfettik çevre siteleri. Çok cesurduk. En yakın arkadaşım Oya’yla
Paşalimanı’na gider, yüzerek karşıdaki sıcak su kaynağına gider geri dönerdik.
Şimdi oğlumun denizde 10 metre açılmasına izin vermeyen ben böyle büyüdüm. O
yılları Çeşme’de yaşayanlar iyi bilir. Mevsimler bir başkaydı 80’lerde...
Akşamları soğuk olurdu Çeşme. Kazaksız çıkamazdık sokağa. Ama tehlike nedir
bilinmezdi. Güvenliydi sokaklar, caddeler. Herkes birbirini tanırdı. Zaten
gidilebilecek yerlerde sınırlıydı. Dost Pide, dondurmacı Apo ve tek eğlence
Altınyunus’un oyun salonu... Zaten bir grup insandık. Bilirdik birbirimizi...
İlk Kuşadası’na gidişimi hiç unutamıyorum. Koca
bir şehir gibi gelmişti bana. Çeşme’yi özlemiştim hemen. Sardunya ve deniz tuzu
kokan güzel Çeşme’yi. Çeşme bizim için yazlık değildi çünkü. Doğup büyüdüğümüz
yerdi. Genlerimize işlemişti temiz havası, dokusu, tabiatı. Mavinin her tonunu
bulabileceğiniz denizi yabancılar için çok dalgalı gelirdi. Bizim içinse
denizinin dalgası en güzel eğlencemizdi. Rüzgarını sevmeyen yerli turistler
bilir miydi ki o rüzgar ömür uzatırdı. Rahmetli anneannem 2 sene fazla
yaşadıysa o rüzgar sayesindeydi. Kalp hastasıydı kendisi. Gece rahatsızlandı mı
saat kaç olursa olsun dışarı çıkar nefes alırdı derin derin. İyileştirdiğine
inanırdı Çeşme oksijeninin.
Bizde inandık. Çeşme’nin bize sunduğu tüm
güzelliklere inandık, bağlandık. Küçüklüğümde çoğunlukla İzmirliler vardı
Çeşme’de bir de tek tük Ankaralılar. Çeşme’yi o yıllarda keşfeden Ankaralılar
da bizim gibi müptelası olmuşlardı. O kadar uzun yolu Çeşme aşkına gelirlerdi
her sene.
Şimdi Çeşme büyüdü. İstanbulluların Alaçatı’yı
keşfiyle kalabalıklaştı. Eskiden tanıdık olan yüzler artık kalabalıkta
seçilemiyor. 10 Yaşındaki bir çocuğun bisikletle Boyalık’tan Paşalimanı’na
gidişi neredeyse hayal oldu. Ticari olarak büyüyecekti Çeşme. Çağa uygun
gelişecekti. Bunu anlıyorum. Ama yinede ne şanslı çocuklarmışız demeden de
geçemiyorum. Çeşme’nin o yalın haline şahit olduk. Yaşama sansına sahip olduk.
Şimdi çocukluğumdaki Çeşme’yi yaşamak için kışın ara sıra Çeşme’ye giderim.
Sokaklarındaki boşluk saf rüzgarını hissetmemi sağlar. Ve bana çocukluğumu
hatırlatan sardunya ve begonvil kokusunu içime çekerim.
Siyasetin yoğun gündeminden bunaldığımız şu
günlerde size biraz rüzgar, biraz deniz tuzu, biraz sardunya kokusu olsun
istedim bu yazdıklarım. Nerede yaşamak zorunda olursanız olun çok bunaldığınızda siz de
çocukluğunuzun güzel anlarına sığının. Derin bir nefes çekin ana kokan baba
kokan o topraklardan. İyi gelecektir inanın. Sevgiyle, dostlukla kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder