Hüznün yetiştirme yurdu…
Gece
olduğunda gözyaşları usulca yastığa dökülüyordu. Seslerini duyan yoktu… Ara
sıra uğrayan ziyaretçiler başlarını okşuyordu öylece… Oyuncaklar getiriyordu
kimi zaman… Gelin görün ki bu tatlı mutluluk çok kısa sürüyordu. Sonra yine
aynı yalnızlıkla başbaşa kalıyorlardı.
Onlar
çocuktu… Onlar gençti... Akranları gibi bir yaşamdı tek dilekleri… Sıcak bir
ev, bir sofra, bir oda… Ama olmadı. Onların yuvası artık devletin “Yetiştirme
Yurtlarıydı”…
Çünkü
onlar hem yoksul hem kimsesizlerdi…
Ülkemizin
yoğun gündeminde kimsesiz çocukları hatırlayan olur mu acaba? Ne haldeler diye
sorgulayan?
……………………………………………….
Yerel
seçim rüzgarları fırtına gibi esiyor. Herkesin aklı fikri adayların kim
olacağında… Başbakan belirli aralıklarla AKP’nin adaylarını açıklıyor. Son
açıklamasında bir bakanın elini kaldırdı aday olarak. Bu isim Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı Fatma Şahindi. AKP Gaziantep Belediye Başkan adayıydı artık
Sayın Şahin… Ve hemen ardından Yüksek Seçim Kurulu’nun kararı çıkageldi;
Bakanların aday olduklarında görevlerine devam etmeleri için bir engel yoktu…
Ne güzel düzen öyle değil mi? Leb demeden leblebiyi anlayan, gereğini yerine
getiren aziz kurumlarımız… Ne güzel!
Genel
seçimde isyan etmiştik… İzmir’den aday 2 bakan, bakanlıklarının imkanlarını
kullanarak propaganda sürecini yürütüyor diye… Ama adalet prangalı olduğu için
sesimizi duyan olmamıştı. Şimdi yine aynı oyun oynanıyor… Çivisi çıkmış düzende
isyan etsek ne çare… Yine bakanlar devlet bütçesiyle aday oluyorlar...
Bu
adaletsizlik iç burkuyor ama benim bugün değinmek istediğim konu başka… Uzun
süredir yazılarımda, kadınların ve gençlerin devlet tarafından sahipsiz bırakıldığından
bahsediyordum. Adından “kadının” çıkarıldığı bir bakanlık tarafından yok
sayılan kadınların dramını aktarmaya çalıştım çoğu kez… Benzer bir dışlanma Sosyal
Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na (SHÇEK) bağlı yurtlarda kalan çocuklar
için de geçerli… Tıpkı çemberin dışında kalan diğerleri gibi, onlar da sesleri
duyulamayanlardan…
Yetiştirme
yurduna hiç gittiniz mi? Gitmediyseniz ziyaret etmenizi tavsiye ederim. O
yavruların gözlerine baktığınızda yüreğinizde hissedecekleriniz sizi çok uzaklara
götürüyor. Tarifi olmayan bir kimsesizlik hissi omuzlarınıza çöküyor… Tüm
ağırlığıyla…
Aslında
Türkiye’de kimsesiz çocukların ve kadınların bakanlığı yok… Aile kurma şansına
sahip olanlar için tüm imkanlar seferber edilirken “ötekiler” hep yoksun, hep
sahipsiz bırakılıyor…
Hal
böyleyken belki de Cumhuriyet Halk Partisi kadın milletvekilleri ve PM
üyelerinden oluşacak bir grup Yetiştirme Yurtlarını ziyaret edip ortak bir
rapor hazırlayabilirler. Tıpkı bir gölge bakanlık gibi… Benzer bir çalışma Kadın
Sığınma Evleri için de gerçekleşebilir. Baskıdan ve şiddetten ötürü yurttan
kaçan çocukların, gençlerin sesini duymuş oluruz böylece… Geceleri yatağında
oyuncağına sarılarak uyuyan yavruların hayallerine ulaşırız belki de…
Bakarsınız evinde çocuk sesleri yankılansın isteyen aileler yüreklenirler onların
kimsesizliğinden… Ve kimsesizlerin kimsesi oluruz… Kim bilir...
Ortalık toz
duman biliyorum. Hayati bir seçim yaklaşıyor. Ve çok önemli meseleler var
tartışılacak. Ama ben bu satırları bahsettiğim yurtlarda kalan bir çift boncuk
göz için yazıyorum. Küçücük yüreğine kocaman yalnızlıklar yerleştiren bir kız
çocuğu için… Onun vesilesiyle hüznün yurtlarına yerleşmiş tüm çocukların
dertlerine, isteklerine, hayallerine daha çok kulak veririz belki…
Çoğu zaman
dünyaları önlerine sererek mutlu edemediğimiz çocuklarımızı düşündüğümüzde
kimsesiz çocukların yalnızlığı daha ağır geliyor... Bir düşünün hayatta tutacak
bir dalınızın olmadığını... Hissedeceksiniz hüznün yurdunu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder