Sol yanım...

11 Aralık 2013 Çarşamba

Hüznün yetiştirme yurdu…


Hüznün yetiştirme yurdu…

Gece olduğunda gözyaşları usulca yastığa dökülüyordu. Seslerini duyan yoktu… Ara sıra uğrayan ziyaretçiler başlarını okşuyordu öylece… Oyuncaklar getiriyordu kimi zaman… Gelin görün ki bu tatlı mutluluk çok kısa sürüyordu. Sonra yine aynı yalnızlıkla başbaşa kalıyorlardı.

Onlar çocuktu… Onlar gençti... Akranları gibi bir yaşamdı tek dilekleri… Sıcak bir ev, bir sofra, bir oda… Ama olmadı. Onların yuvası artık devletin “Yetiştirme Yurtlarıydı”…
Çünkü onlar hem yoksul hem kimsesizlerdi…

Ülkemizin yoğun gündeminde kimsesiz çocukları hatırlayan olur mu acaba? Ne haldeler diye sorgulayan?

……………………………………………….

Yerel seçim rüzgarları fırtına gibi esiyor. Herkesin aklı fikri adayların kim olacağında… Başbakan belirli aralıklarla AKP’nin adaylarını açıklıyor. Son açıklamasında bir bakanın elini kaldırdı aday olarak. Bu isim Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahindi. AKP Gaziantep Belediye Başkan adayıydı artık Sayın Şahin… Ve hemen ardından Yüksek Seçim Kurulu’nun kararı çıkageldi; Bakanların aday olduklarında görevlerine devam etmeleri için bir engel yoktu… Ne güzel düzen öyle değil mi? Leb demeden leblebiyi anlayan, gereğini yerine getiren aziz kurumlarımız… Ne güzel!

Genel seçimde isyan etmiştik… İzmir’den aday 2 bakan, bakanlıklarının imkanlarını kullanarak propaganda sürecini yürütüyor diye… Ama adalet prangalı olduğu için sesimizi duyan olmamıştı. Şimdi yine aynı oyun oynanıyor… Çivisi çıkmış düzende isyan etsek ne çare… Yine bakanlar devlet bütçesiyle aday oluyorlar...

Bu adaletsizlik iç burkuyor ama benim bugün değinmek istediğim konu başka… Uzun süredir yazılarımda, kadınların ve gençlerin devlet tarafından sahipsiz bırakıldığından bahsediyordum. Adından “kadının” çıkarıldığı bir bakanlık tarafından yok sayılan kadınların dramını aktarmaya çalıştım çoğu kez… Benzer bir dışlanma Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na (SHÇEK) bağlı yurtlarda kalan çocuklar için de geçerli… Tıpkı çemberin dışında kalan diğerleri gibi, onlar da sesleri duyulamayanlardan…

Yetiştirme yurduna hiç gittiniz mi? Gitmediyseniz ziyaret etmenizi tavsiye ederim. O yavruların gözlerine baktığınızda yüreğinizde hissedecekleriniz sizi çok uzaklara götürüyor. Tarifi olmayan bir kimsesizlik hissi omuzlarınıza çöküyor… Tüm ağırlığıyla…

Aslında Türkiye’de kimsesiz çocukların ve kadınların bakanlığı yok… Aile kurma şansına sahip olanlar için tüm imkanlar seferber edilirken “ötekiler” hep yoksun, hep sahipsiz bırakılıyor…

Hal böyleyken belki de Cumhuriyet Halk Partisi kadın milletvekilleri ve PM üyelerinden oluşacak bir grup Yetiştirme Yurtlarını ziyaret edip ortak bir rapor hazırlayabilirler. Tıpkı bir gölge bakanlık gibi… Benzer bir çalışma Kadın Sığınma Evleri için de gerçekleşebilir. Baskıdan ve şiddetten ötürü yurttan kaçan çocukların, gençlerin sesini duymuş oluruz böylece… Geceleri yatağında oyuncağına sarılarak uyuyan yavruların hayallerine ulaşırız belki de… Bakarsınız evinde çocuk sesleri yankılansın isteyen aileler yüreklenirler onların kimsesizliğinden… Ve kimsesizlerin kimsesi oluruz… Kim bilir...

Ortalık toz duman biliyorum. Hayati bir seçim yaklaşıyor. Ve çok önemli meseleler var tartışılacak. Ama ben bu satırları bahsettiğim yurtlarda kalan bir çift boncuk göz için yazıyorum. Küçücük yüreğine kocaman yalnızlıklar yerleştiren bir kız çocuğu için… Onun vesilesiyle hüznün yurtlarına yerleşmiş tüm çocukların dertlerine, isteklerine, hayallerine daha çok kulak veririz belki…

Çoğu zaman dünyaları önlerine sererek mutlu edemediğimiz çocuklarımızı düşündüğümüzde kimsesiz çocukların yalnızlığı daha ağır geliyor... Bir düşünün hayatta tutacak bir dalınızın olmadığını... Hissedeceksiniz hüznün yurdunu...









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder