Sol yanım...

23 Aralık 2013 Pazartesi

YOLSUZLUK VE YOKSULLUK


Türkiye, tarihi bir süreçten geçiyor. 2013 Mayıs'ının son günü başlayan Gezi eylemlerinden sonra yılın hatta belki son 50 yılın en önemli olayıyla karşı karşıyayız. Gezi eylemleri toplumda iktidara karşı birikmiş bir enerjinin patlamasıydı. Şu anda yaşadığımız yolsuzluk vakası ise 12 yıldır birikmiş bir yozlaşmanın patlaması adeta... 2013 yılı, aslında Türkiye'nin kaderini değiştirmeye gebeymiş onu da şimdi anlıyoruz...
Bakanların ve çocuklarının karıştığı yolsuzlukların detayına girme niyetinde değilim. Bu konularla ilgili çalışan, araştırma yapan ve canı pahasına bu ahlaksızlıkları ortaya döken deneyimli parti büyüklerim, usta köşe yazarları ve gazeteciler, vurgunun yöntemi ve içeriğiyle ilgili bilgileri kamuoyuyla paylaşıyorlar. Ben yolsuzlukların gitgide derinleştirdiği Türkiye'deki yoksulluktan bahsetmek istiyorum sizlere...
Bakanların çocuklarının evlerinden sayısız kasa, para sayma makinesi ve dolar çıkarken BETAM'ın yayınladığı rapora göre, Türkiye'de 4,6 milyon çocuk beslenme, ısınma ve giyim gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. DİSK-AR'ın 2013 Kasım ayında yaptığı araştırmaya göre ise 4 kişilik bir aile için açlık sınırı 1121, insanca yaşam sınırı ise 3544 TL. Yine DİSK-AR'ın raporuna göre eşi çalışmayan, iki çocuklu bir asgari ücretli işçinin ailesi ile birlikte aç kalmadan yaşaması mümkün değil. Söz konusu işçi asgari geçim indirimi dahil 840 TL asgari ücret geliri ile başka bir harcama yapmasızın ancak 22 gün ailesi ile birlikte sağlıklı ve dengeli beslenebiliyor. Kalan 8 gün ise açlığa mahkum!
Evet, Türkiye'de kayıtlı 10,8 milyon işçi var. Ama toplamda 46 milyon kişi yoksulluk sınırının altında yaşıyor. İşte size bu 46 milyondan iki örnek... Muğla'nın Marmaris ilçesinde yaşayan 28 yaşındaki Şırnaklı genç 8 yıllık hasretten sonra üçüz bebeklerine kavuşuyor. İşsizlikten çaresiz kalan baba bebeklerinden birini Rusya'ya anneannesinin yanına göndermek zorunda kalıyor. Tıpkı bu aile gibi nice aile yoksulluktan çocuklarını yetiştirme yurduna veriyor... Tek beklentileri ise çocukları için sıcak bir ortam, aş, giysi...
Bir diğer örnek ise Doğu'dan... Van-Gevaş ilçesi Karşıyaka mahallesinde yaşayan Güneş ailesi ikisi özürlü, altı çocuk sahibi... 8 Kişilik aile yaklaşık 20 yıldır yeme, içme, banyo, yatma yeri olarak altı metrekarelik bir barakayı kullanıyorlar. Yanlış okumadınız 6 metrekare!
Bir ülkenin nüfusunun yarısından fazlası yoksulluk sınırında yaşıyorsa bu acı hikayelere daha nicelerini ekleyebiliriz demektir... Şimdi ben bu satırları yazarken başbakan Konya'da konuşma yapıyor; "Kim nasıl saldırırsa saldırsın bizim Allah'ımız var, o bize yeter" cümlesini duyunca irkiliyorum... İlahi adalet bu mu diyorum içimden: Tıksırana kadar paraya boğulmak, yetimin hakkıyla zenginleşmek mi diyorum vicdanın yolu?
Ve düşünüyorum bu ülkede yoksullukla mücadele eden 46 milyonun Allah'ı yok mu?
 
Peki ya karnını bile sağlıklı doyuramayan, yeni kıyafetler alamayan ve kışın bu soğuk günlerinde üşüyen 4,6 milyon çocuğun Allah'ı yok mu?

Yok mu?






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder