Gergin meclis, gergin toplum
Son günlerde T.B.M.M.’de yaşanan gerginlikler
iktidarın siyasette ciddi iletişim sorunları olduğunu ortaya koyuyor. AKP
milletvekili Zeyid Aslan’ın belki de meclis tarihinin şahit olduğu en ağır
küfürleri pervasızca savurması bardağı taşıran son damla oldu. AKP’li bakan ve
milletvekillerinde, 10 yıldır iktidarda olmanın getirdiği bir şımarıklık
dikkati çekiyor. Adeta bir evin tek kızı gibi başlarına bir olay geldiğinde her
türlü kaprisi ve inadı sergiliyorlar. Güç ve iktidar başlarını döndürmüş.
Ayakları yere basmıyor. İnanılır gibi değil.
Mecliste tüm bu olanlar yetmezmiş gibi başbakan da
son grup toplantısında CHP’li bazı vekiller için ağır ithamlarda bulundu. Yani
dilin kemiği yoktu. Ağıza gelen her söz akıl süzgecinden geçirilmeden söze
dökülüveriyordu. AKP’nin siyasal temsilcilerinin, iktidardan aldığı güçle
sergilediği bu tutumun toplumun geneline yönelik de ciddi sorunlar doğurduğunu
rahatlıkla söyleyebiliriz.
AKP’nin bu gergin siyasetinin altında sadece
iktidar sarhoşluğu mu var? Hayır, sanmıyorum. Barış süreciyle başlayan
belirsizliklerin de sinirleri çok bozduğunu söyleyebiliriz.
Şimdi belki bu eleştirilerden sonra aklınıza şu
soru gelebilir:
“Madem ki topluma bu kadar kötü örnek oluyorlar, o
zaman nasıl %50 ile iktidara geldiler?”
Tabi bu sorunun nice cevabı var. Ve bu cevapların
hiçbirine yüzeysel analizlerle ulaşılamaz. Ama burada bir parantez açıp,
kültürel özelliklerimizin tercihlerimizi etkilediğini belirtmek isterim. Nasıl
mı?
AKP son iki genel seçime “İstikrar sürsün, Türkiye
büyüsün” sloganı önderliğinde girdi. Yani tek başına iktidar olduğu 2002
seçimlerinden sonra, koalisyonlardan ve onların getirdiği belirsizlik
ortamından bunalmış halka “istikrar” vaat etti. Bu tesadüfen seçilmiş bir vaat
değildi elbette.
Tam da bu noktada sizlere Hofstede’den bahsetmek
istiyorum. Örgütsel sosyoloji uzmanı Geert Hofstede’nin kültürel farklılıklar
üzerine geliştirdiği ve hemen hemen tüm bilim dallarını etkileyen çalışmasında
kültürleri 4 farklı boyutta incelediği görülmektedir. Boyutları kısaca saymak
gerekirse; bireycilik-toplumculuk, güç mesafesi, dişilik-erkeksilik ve
belirsizlikten kaçınma.
Hofstede’nin (1984) bu araştırması 40 farklı
ülkede gerçekleşmiş. Bu ülkelerden biri de Türkiye. Diğer ülkelerle kıyaslandığımızda
ortaya çıkan en çarpıcı sonuç, belirsizlikten kaçınma boyutunda en yüksek puan
alan ülkeler arasında olmamız.
Yani sonuca bakacak olursak; Türk toplumu kültürel
olarak belirsiz ortamlardan rahatsızlık ve yüksek endişe duymaktadır. (Merak
edenler için araştırmanın Türkiye sonuçları: http://geert-hofstede.com/turkey.html)
Bu boyut, seçim sonuçlarını etkileyen onlarca
faktörden sadece biri olabilir. Ama ben etkili bir faktör olduğunu düşünüyorum.
Bakınız, barış sürecine girildiğinden beri yapılan araştırmalarda AKP’nin
oylarının düştüğü gözleniyor. Bunun sebebi ne olabilir sizce?
Barış sürecinin “belirsizliği” seçmeni etkiliyor
olmasın? Kuvvetle muhtemel. Ve bu sürecin nereye varacağı netleşmedikçe, AKP
oylarındaki kan kaybının devam edeceğini söyleyebilirim.
Evet seçim sonuçlarını etkileyen faktörlere
yönelik açtığım parantezi burada kapatabilirim. Ama “belirsizliğin” etkilerini
azımsamayın derim.
Gelelim son günlerin gergin siyasal ortamına ve bu
ortamın topluma yansımalarına.
Sosyal medyanın kontrol edilemez hızı sayesinde,
mecliste yaşanılan her olay toplumun belli bir kesimiyle anında buluşuyor. AKP
milletvekili Zeyid Aslan’ın Sayın Kamer Genç’e savurduğu hakaretlerin yer
aldığı tutanak neredeyse saatler sonra twitterdaydı. Meclis gibi önemli bir üst
kurulda yaşanan bu gerginlikler, partilerin sırasıyla il/ilçe yöneticilerine,
üyelerine ve seçmenlerine yansıyor. Ve devlet yönetiminin tepesinde yaşanılan
bu gerginlik toplumun her kesiminde kendine yer buluyor.
AKP’nin toplumsal “uzlaşı” ve “barışı” bu üslupla
getiremeyeceği gün gibi ortada. Üstelik bu üslup toplumda da gerginliğe yol
açıyor. Dolayısıyla iktidar mensuplarının sorumluluklarını acilen farkına
varıp, tavırlarını değiştirmelerinde fayda var. Meclisteki gerginlik topluma
tam olarak yerleşmeden... Yani çok geç olmadan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder