Sol yanım...

7 Mayıs 2013 Salı

KURULUŞ


KURULUŞ


Kuva-yı Milliye mücadelesinin meşru zemine oturtulması ve yeni bir devletin kurulmasının başlangıcı olarak kabul edebileceğimiz Büyük Millet Meclisi’nin açılış günü; 23 Nisan 1920. Cumhuriyet Devriminin ön hazırlığı olarak görebileceğimiz ilk meclisin açılışı, aynı zamanda demokrasinin ve milli egemenliğin ilk tohumudur. İşte bu zorlu fakat kutsal direnişi ve kuruluşu temsil eden milli bayramımız, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı tüm ulusumuza kutlu olsun.

Milli Bayramımızı kutladığımız bu hafta içerisinde gönül hep güzellikler yazmak istiyor. Ama yaşadığımız gelişmeler bizi yine karamsar yazılar yazmaya itiyor. Bu hafta basına düşen bir açıklamayı ürpererek okudum. Evet, barış süreci kisvesi altında kutuplaştırılıyor ve ayrıştırılıyorduk. Fakat BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak’ın, 21 Mart Diyarbakır Nevruz mitinginden tam 1 ay sonra, Mardin’de Bahar Şenlikleri kapanış konseri öncesi söyledikleri bu acı gerçeğin resmi ilanıydı.

Esefle okuduğum bu açıklamadan kısa bir bölümü sizlerle paylaşmak isterim; “Kurtuluş sürecinin startını 21 Mart'ta Nevruz’da verdik. Bu mücadeleyi bugüne kadar getirdik. Kürt halk önderiyle, devlet müzakerelere başladı. Şimdi sıra bizde. Öyle görkemli serhıldanlar (başkaldırı) yapmalıyız ki, sayın Öcalan'ın eli güçlensin. Öyle direnişler sergilemeliyiz ki, anayasada Kürt halkının kimliği kabul edilsin. Anadilimizi, hakkımızı, hukukumuzu anayasaya yazdırma zamanıdır"

Evet. Söyledikleri çok açık. Neyin karşılığında PKK  ateş kesti diyenlere cevaplar aslında bu satırlarda gizli. Ulus olarak “kuruluşumuzu” kutladığımız bu önemli günlerde “kurtuluşunu” kutlayanlar var demek ki. Ne yazık ki halkı temsilen seçilen BDP vekilleri, terör örgütü liderine bağlılıklarıyla varlık gösterebiliyorlar. Ve aslında Kürtlerin demokratik hak ve özgürlüklerinden ziyade, terör örgütü liderinin bekası üzerine siyaset şekillendiriyorlar.

Yazık. O kadar zorluklarla ve elbirliğiyle kurduğumuz bağı, halkın iradesi dışında bazı güç odaklarının ihtirasıyla paramparça ediyoruz.

Toplumdaki sert kutuplaşma siyasete yansıyor ve bu süreçte örtülü niyetler elde olmadan dilden dökülüveriyor.

BDP Temsilcisinin bu açıklamalarının Kürtlerin genel düşüncesi olduğuna kesinlikle inanmıyorum. Diyarbakır’da, Mardin’de, Batman’da, Şırnak’da rastgele çalacağımız bir kapıda karşımıza bu duyduklarımızdan çok daha farklı dertleri olan vatandaşlarımız çıkacaktır. Fakat ne yazık ki biz, İmralı-PKK-BDP üçgenine sıkıştık ve hareket edemiyoruz.

Meclisin kuruluşunu kutladığımız bu önemli haftada temennim; telafisi mümkün olmayacak yollara girmememiz, birlik içerisinde, kardeşce, emperyal güçlerden bağımsız, özgür ve güçlü bir Türkiye olarak ilelebet payidar kalmamızdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder