DOSTLUK ÜZERİNE
Bu hafta Gazete Çeşme Güneşi yazılarımda siyasete
biraz ara vermek istedim. Biraz soluklanmak, durmak, dinlenmek istedim. Yazıda
dinlenmenin en güzel yolu hayata dair yumuşak faktörlerden bahsetmek belki de...
Dostluk gibi mesela... Yaşama tutunup, hoyrat bir mücadele verirken en güzel
gülüşlerimizi, en derin gözyaşlarımızı paylaştığımız, adı ne olursa olsun
soyadı “güven” olan yol arkadaşlarımız...
İnsanların dostluk haritalarının onların
kişiliklerini ortaya koyduğuna inanırım. Tıpkı yıldız haritaları gibi... Hani “bana
dostunu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” derler ya işte ona yakın ama tam
değil... Tam değil çünkü bazı dostlarımızla fikri uyuşmazlıklarımız olur. Bir
müddet yaşamımıza misafir etsek dahi uzun soluklu kalamazlar yerlerinde. Neden
kalamadıklarına dair düşündüm geçenlerde... Sahi neden biter bazı dostluklar?
Birinci neden karşımızdakini de kendimiz gibi
bilmemiz. Bunu bir kötüleme anlamında düşünmeyin. Eğer ki kurduğunuz dostluklar
eski ve köklü değilse ve o kişiyi yeni tanımanıza rağmen yoldaş bilmişseniz yarı
yolda kalmanız mümkündür. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki belli bir yaştan
sonra gerçek dostluklar seyrek denk geliyor. Yakaladığınıza inanıyorsanız sıkı
sıkı tutun bırakmayın... Ve asla güvenini sarsmayın...
Dostlukların bitmesindeki ikinci neden ona istediğinden
hatta kaldırabileceğinden fazla
değer vermeniz. Evet “hak ettiğinden” demedim “istediğinden” dedim. Siz onu
ısrarla “en güvenilir dostum” statüsüne oturtmak istiyorsunuz ama o insan o konumu istemiyor. İstemediğini
de farkında değil... Tıpkı üzerine dar gelmiş bir elbiseyi giymiş gibi rahatsız
rahatsız kıvranıyor. Siz onu “dost” biliyorsunuz fakat o bunun idrakında değil.
Gereklerini yerine getiremiyor, getiremedikçe söyleniyorsunuz... Yani bir türlü
o arkadaşlık sağlamlaşmıyor. Bir ayağı kırık sandalye gibi hep sallantıda...
E bu noktada kimseye zorla değer vermenin bir
manası yok. Dost olmak meşakkatlidir. Özveri ister. Güven ister. Diretmenin de
manası yoktur. Hayatınızda bir ayağı sürekli sallanan, ha devrildi ha
devrilecek dostluklarınızı gözden geçirin. Hem sizin için, hem o arkadaşlarınız
için enerji kaybıdır. Herkese kaldırabileceği kadar değer verin. Sonra
üzülmeyin...
Ve elinizdeki gerçek dostlarınızın değerini bilin.
İyi gününüzde, kötü gününüzde yanınızda olan, çelik gibi sağlam, her fırtınaya
direnmiş ama sizi terk etmemiş çünkü gönlünüzü görmüş ve oraya yer etmiş tüm
yoldaşlarınızın değerini bilin. Birbirinizi sıkı tutun bırakmayın... Bazen iyi
bir dost kardeş gibidir, aynı anneden babadan doğmuş ağabey gibidir, abla
gibidir... Aman kaybetmeyin...
Velhasıl kelam zor bir mücadele olan yaşam
yolculuğunun en önemli kolaylaştırıcıları dostlarımızdır. Dostluğunuzun değerini
bilene daha çok değer verin, karşınızdaki bu değeri kaldıramıyorsa zorlamayın
yol verin...
Ve kendinizi üzmeyin... Yaşam bu üzüntüleri
kaldıramayacak kadar hızlı geçiyor... Sevgiyle kalınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder