Sol yanım...

5 Kasım 2013 Salı

DOSTLUK ÜZERİNE


DOSTLUK ÜZERİNE

Bu hafta Gazete Çeşme Güneşi yazılarımda siyasete biraz ara vermek istedim. Biraz soluklanmak, durmak, dinlenmek istedim. Yazıda dinlenmenin en güzel yolu hayata dair yumuşak faktörlerden bahsetmek belki de... Dostluk gibi mesela... Yaşama tutunup, hoyrat bir mücadele verirken en güzel gülüşlerimizi, en derin gözyaşlarımızı paylaştığımız, adı ne olursa olsun soyadı “güven” olan yol arkadaşlarımız...

İnsanların dostluk haritalarının onların kişiliklerini ortaya koyduğuna inanırım. Tıpkı yıldız haritaları gibi... Hani “bana dostunu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” derler ya işte ona yakın ama tam değil... Tam değil çünkü bazı dostlarımızla fikri uyuşmazlıklarımız olur. Bir müddet yaşamımıza misafir etsek dahi uzun soluklu kalamazlar yerlerinde. Neden kalamadıklarına dair düşündüm geçenlerde... Sahi neden biter bazı dostluklar?

Birinci neden karşımızdakini de kendimiz gibi bilmemiz. Bunu bir kötüleme anlamında düşünmeyin. Eğer ki kurduğunuz dostluklar eski ve köklü değilse ve o kişiyi yeni tanımanıza rağmen yoldaş bilmişseniz yarı yolda kalmanız mümkündür. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki belli bir yaştan sonra gerçek dostluklar seyrek denk geliyor. Yakaladığınıza inanıyorsanız sıkı sıkı tutun bırakmayın... Ve asla güvenini sarsmayın...

Dostlukların bitmesindeki ikinci neden ona istediğinden hatta kaldırabileceğinden  fazla değer vermeniz. Evet “hak ettiğinden” demedim “istediğinden” dedim. Siz onu ısrarla “en güvenilir dostum” statüsüne oturtmak istiyorsunuz ama o  insan o konumu istemiyor. İstemediğini de farkında değil... Tıpkı üzerine dar gelmiş bir elbiseyi giymiş gibi rahatsız rahatsız kıvranıyor. Siz onu “dost” biliyorsunuz fakat o bunun idrakında değil. Gereklerini yerine getiremiyor, getiremedikçe söyleniyorsunuz... Yani bir türlü o arkadaşlık sağlamlaşmıyor. Bir ayağı kırık sandalye gibi hep sallantıda...

E bu noktada kimseye zorla değer vermenin bir manası yok. Dost olmak meşakkatlidir. Özveri ister. Güven ister. Diretmenin de manası yoktur. Hayatınızda bir ayağı sürekli sallanan, ha devrildi ha devrilecek dostluklarınızı gözden geçirin. Hem sizin için, hem o arkadaşlarınız için enerji kaybıdır. Herkese kaldırabileceği kadar değer verin. Sonra üzülmeyin...

Ve elinizdeki gerçek dostlarınızın değerini bilin. İyi gününüzde, kötü gününüzde yanınızda olan, çelik gibi sağlam, her fırtınaya direnmiş ama sizi terk etmemiş çünkü gönlünüzü görmüş ve oraya yer etmiş tüm yoldaşlarınızın değerini bilin. Birbirinizi sıkı tutun bırakmayın... Bazen iyi bir dost kardeş gibidir, aynı anneden babadan doğmuş ağabey gibidir, abla gibidir... Aman kaybetmeyin...

Velhasıl kelam zor bir mücadele olan yaşam yolculuğunun en önemli kolaylaştırıcıları dostlarımızdır. Dostluğunuzun değerini bilene daha çok değer verin, karşınızdaki bu değeri kaldıramıyorsa zorlamayın yol verin...

Ve kendinizi üzmeyin... Yaşam bu üzüntüleri kaldıramayacak kadar hızlı geçiyor... Sevgiyle kalınız.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder