Sol yanım...

5 Kasım 2013 Salı

İZMIR’E “IRKÇI” MI DEDINIZ?


İzmir’e “ırkçı” mI dediniz?

“Irkçılığın Başkenti İzmir”; Rasim Ozan Kütahyalı’nın Sabah gazetesindeki yazısının başlığı. Yazının içeriği ise başlığa rahmet okutacak cinsten. Ve bir İzmirlinin bu yazı dizisini tansiyonu yükselmeden okuması neredeyse  imkansız.

Bir şehrin tümüne “ırkçı” demenin matematiğini çözmem mümkün olmasa da İzmir’de doğmuş ve büyümüş biri olarak duygularımı aktarmanın farz olduğuna karar verdim.

AKP İktidarı ve uzantılarının İzmir öfkesini aslında anlayabiliyorum. Yani bir türlü alamadıkları bu nazlı kıza demediklerini bırakmıyorlar. Ne gavurluğumuz kaldı, ne irfansızlığımız… Hatta vakti zamanında bir bakan “sümüklü” bile dedi canım İzmir’e… Halbuki kendileri her tatil fırsatında koşar İzmir’e gelirler. Melteminden vazgeçemezler güzel İzmir’in... Ama karşılıksız bir aşktır onların yaşadığı…O yüzden hırçın bir aşık gibi çirkinleşirler…

Ama İzmirlinin de bir sabrı var. Durmaksızın yapılan bu hakaretlere nereye kadar tahammül edeceğiz?

Şimdi Kütahyalı bizlere ırkçı diyor. Irkçı olmakla suçladığı İzmir’de yıllardır her din ve etnik kökene mensup insan kardeşçe, dostça yaşamakta… Ben İzmir Saint Joseph’e girdiğimde en yakın arkadaşlarım Fransız , İtalyan kökenlilerdi. Yani İzmir’in vazgeçilmez parçası olan, en güzel rengini veren Levanten dostlarımız… Benim ailem Girit’ten göçmüştü. Ama kimse için bunun bir önceliği yoktu. Dosttuk, insandık.

İzmir’e ırkçı mı demiş Kütahyalı? İnanın bir İzmirli olarak hiçbir zaman arkadaşlarımın etnik kökenini, dinini sorgulamadım. Biz sadece hayatı olduğu gibi yaşıyorduk. Farklılıklarımızın güzelliğinin tadına vararak… Ama kınamıyor, eleştirmiyor, ötekileştirmiyorduk… Sadece yaşıyorduk. Hamursuz bayramında enfes matzaları yiyor, paskalyada yumurta boyuyorduk. Herkes ibadetini istediği gibi gerçekleştiriyor. Kimsenin kimseye bir zararı olmuyordu…

Etnik köken meselesine gelirsek… Kütahyalı; İzmirli ya da İzmir’e göç etmiş Kürt ve göçmen hemşehrilerimizin desteğini almayan bir adayın asla seçilemeyeceğini bilemeyecek kadar İzmir cahili olmalı… Yazısında Kürtlere dair, İzmirlilerin tutumlarıyla ilgili yaptığı tüm genellemeleri kendisine aynen iade ediyorum. Münferit çıkışların dışında asla ve asla böyle bir faşizm İzmir’de yoktur. Olması da imkansız, tabiatına aykırıdır.

Kütahyalı bu gerçekleri bilmiyor mu? Bilmiyorsa İzmir’e çok yabancı demektir. Ama bence biliyor. Örtülü niyeti başka… Yani aslında tüm yazısında vurgulamak istediği İzmir’in kemik Atatürkçü ve Cumhuriyetçi yapısıdır. Asıl rahatsızlığı bundan dolayı… Ve İzmir’in yıllardır sosyal demokratlar tarafından yönetilmesine duyduğu öfkeyi, İzmirlilerin geneline ırkçı, kapalı, kısıtlayıcı diyerek çıkarıyor.

Kütahyalı, İzmir’de kadınların baskı altında yaşadığını iddia ediyor. İşin traji-komik tarafı bunu İstanbulla kıyaslayarak söylüyor! Gerçekten hiç güleceğim yoktu…

İstanbul’da kadınların baskı altında olmadığı, sokaklarda özgürce dolaşabildikleri kaç “kurtarılmış bölge” kaldı bilemiyorum… Ama İzmirli bir kadın Kordon’da nasıl özgürce dolaşabiliyorsa, Boğaziçi mahallesinde de çıkar dolaşır. Sokaklarında çocukların özgürce oynadığı, gençlerin gençliklerini gönüllerince yaşadığı, kadınların tercih ettikleri hayatı hiçbir müdahale olmadan rahatlıkla sürdürdüğü, her etnik köken ve dinden insanın imbat rüzgarına aşık yaşadığı bir masal diyarıdır İzmir…

Ve sizin karanlık zihniyetinizin tüm çabaları nafiledir… Bu güzellik bozulmaz… Biz  İzmirliler Nevruz’da Kordon’a çıkar ateşten atlarız, elele kolkola türküler söyleriz…  Hıdrellez’de gönlümüzden geçenleri yazar güllerin altına koyarız. Gün doğmadan Kordon’da buluşur denize atarız. Aynı zamanda her türlü yasağa rağmen 29 Ekim’de 19 Mayıs’ta bayraklarımızı alır, yürürüz güneşe doğru… Gönül gönüle, ayrışmadan, ayrıştırmadan…

Ve evet tüm bu güzelliklerin bir arada barınmasının en önemli temeli Atatürkçü ve Cumhuriyetçi oluşumuzdur. Kürt-Türk, Alevi-Sunni ayırmayız. Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası ve Mustafa Kemal’in devrimleri vazgeçilmezlerimizdir. Özgürlüğümüz aldığımız nefes, demokrasi kalbimizdir.

Siz bu yazıları yazarken iç sesiniz “dönüştüremediğimiz bir İzmir” kaldı diyorsa; bakın o konuda haklısınız… İzmir hep çağdaş, hep demokrat kalacak. Dönüştüremeyeceksiniz. Hiç şansınız yok.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder