Sol yanım...

19 Kasım 2013 Salı

Gençliğin yoklukla imtihanı...


Gençliğin yoklukla imtihanı...

Gözleri hakikatten kaçırmak bizim siyasal kültürümüzde adettendir. Gerçek sorunları örtbas etmek için hayali sorunlar üretmek ve dikkati o yöne çekmek bilindik bir oyundur... Tıpkı “kızlı-erkekli” mevzusu gibi...

Peki bu “kızlı-erkekli” meselesi stratejik bir oyunsa saklanmak istenen gerçekler neler olabilir?

Tevhid-i Tedrisat Kanununu kaldırmak mı? Ya da uzun vadede kız-erkek ayrı eğitim verilmesi mi? Mümkündür, amaçları ikisi de olabilir. Yakın zamanda meclis çatısı altında bu 2 meselenin mücadelesinin verilmesi de kuvvetle muhtemeldir.

Peki gençlerin gündelik sorunları, geçim sıkıntıları, işsizlik gibi gerçeklerden ne kadar haberdarız?

Bu bağlamda üniversitede gençlerin yaşadığı bazı sorunları sizlerle paylaşmak isterim. Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin en büyük devlet üniversitesinin öğrenci yemekhanesinde gençlerle birlikte yemek yedim. Yemekhanede “kızlı-erkekli” sıradayız... Yemek ücreti öğrenciler için 1.85 TL... Sırada önümde olan lisans öğrencisi gencin yemek kartı 1.85 TL’yi karşılamıyor. Genç arkadaşımız elini cebine atıyor.... Ama nafile yemeği karşılayacak para cebinde de yok. Mahcup oluyor aslında hiç kabahati olmadığı halde... İşte bu vesileyle tanışıyoruz kendisiyle... Ve sonra aynı masada yemek yerken anlatıyor bana üniversiteyi hangi koşullarda okuduğunu... Yediğim yemeğin her lokması adeta boğazımda düğümleniyor.

Kimi akşamlar erzak alamadıkları için salça kavurup ekmekle yiyerek karnını doyuran ve ardından aynı evde “kızlı-“erkekli” yaşamakla potansiyel suçlu ilan edilen vakur, mücadeleci ve paraları bitse bile memleketteki ailelerine bunu yansıtmadan yaşamaya çalışan onurlu, gururlu, namuslu gençleri dinledikçe hem ümitleniyorum geleceğe dair, hem de sorguluyorum bu yaşta bu kadar çile niye?

Yazı yazdığımı söylediğimde “yazın hocam” diyor genç arkadaşım... Yazın bu anlattıklarımızı da bize destek olsunlar köstek olacaklarına... Öğrencilerin okumasını kolaylaştırsınlar, uğraşmasınlar özel yaşamıyla... Öğrencilere verilen kredilerin arttırılması onları rahatlatmış. Ama yine de yaşam onlar için çok pahalı... Ulaşım ve yemek masrafları ceplerindeki tüm parayı götürüyor. Sosyal yaşama, sinemaya, gezmeye neredeyse hiç paraları kalmıyor...

Yazdığım bu hikaye nice gencin başından geçen, onlar için olağan bir durum... Ve belki de böylece çelikleşiyor iradeleri, yaşam mücadelelerini daha çetin veriyorlar... Onlar “bağzı” akranları kadar şanslı olamayan bir çoğunluk... Gemicik sahibi değiller. Ya da sermaye sahipleri tarafından burslarla okutulmuyorlar. Ama gözleri parlıyor, yüreklerinin temizliği yüzlerine yansıyor. Sergiledikleri yaşam mücadelesi ile alınlarından öpülesi gençler onlar...

Gözümüzü Türkiye’nin gerçeklerinden kaçırmak için sürekli suni gündem yaratan iktidar bu konuda nispeten de başarılı oluyor. Gençler maddi sıkıntılardan ötürü zorlukla okurken, mezun olduktan sonra iş bulamazken ortaya “kızlı-erkekli” diye adeta “bohem” bir mevzu atılıyor. Ve isteniyor ki gençlerin yaşam tarzı mercek altına alınsın, ihbarcı vatandaş modeli mahallede otokontrolü sağlasın... Ve en önemlisi gözler hakikatlerden uzak olsun...

Sayın başbakana ve kabinesine sormak istiyorum: Geçmişte geçim sıkıntısı çektiğinizi her fırsatta dile getirirsiniz. Bizi ilgilendiren ve halkın bilme hakkına sahip olduğu iktidara geldiğiniz son 10 yılda ne kadar zenginleştiğiniz.

Ve eklemek istiyorum sizin çocuklarınızın yemek için 2 TL’yi bulamadığı zamanlar oldu mu? Gençlerin özel yaşamlarıyla uğraşmak yerine bu adaletsiz düzeni değiştirmeyi neden denemezsiniz?

Peki bir Gençlik Çalıştayı yapıp onların dertlerini bizzat dinlemek ister misiniz?

Belki o zaman gözyaşlarınız gençler için de akabilir... Ne dersiniz?




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder