İzmir’in kurtuluşu 9 Eylül muhteşem bir coşkuyla
kutlandı. Bayraklarını alan binler Gündoğdu Meydanına aktı. İzmirli olmaktan
gurur duyduğum anlardan biriydi 9 Eylül. İzmir’in ruhunu hala anlayamayanlar,
İzmirlinin hassasiyet gösterdiği değerleriyle hoyratça oynamaya çalışıyorlar.
Tepki gördükçe daha da hırçınlaşıyorlar. En yakın örnek 9 Eylül’de İzmir
Valiliğinde göndere bayrak çekme meselesidir. Mesele diyorum çünkü bu kadar
olağan bir eylem “mesele” haline getirildi.
Şimdiye kadar iktidara birçok sağ parti geldi.
Hiçbiri AKP kadar fütursuzca cumhuriyet kazanımlarıyla ve toplumun değişmez
değer yargılarıyla oynamadı. İzmir bayrak çekme konusundaki tavrını çok net
koydu. Karşı çıkamadılar, geri adım atıldı.
Peki acaba 2011 genel seçimlerinde “Seçim gecesi
gözüm kulağım İzmir’de olacak” diyen başbakanın yerel seçimlere yönelik “İzmir
planları” nelerdir? Yerel seçimlerin erken bir tarihe çekildiği ve geri sayımın
başladığı bu günlerde İzmir’i tahrik etmesi muhtemel bu tür girişimlere neden
giriyorlar?
Ben size sorumun cevabını vereyim: İzmir’i gözden
çıkardılar. Evet yanlış okumadınız. Vazgeçtiler İzmir’den. İzmir’i yerelde
alamayacaklarını gördükleri için daha da saldırganlaştılar. Yakın zamana kadar
potansiyel aday olarak gösterilen Bakan Binali Yıldırım ve Ertuğrul Günay
İzmir’den aday olmak istemiyor. Siyaset kulislerinde konuşulanlara göre
Yıldırım İstanbul’u, Günay ise Antalya’yı istiyor. Bu durumda İzmir’e aday
bulma derdindeler. Tüm bu gelişmelerin temelinde ise AKP’nin bir türlü İzmir
ruhunu kavrayamaması yatıyor.
İzmirlinin tek derdi belediye hizmetleri değil.
Elbette günlük yaşantılarını daha kolaylaştıracak hizmetleri almayı hepimiz
istiyor, talep ediyoruz. Fakat bizim davamız başka. Bugüne kadar her zaman
demokratik seçimler yapan, yeri geldiğinde ANAP’ı, yeri geldiğinde DYP’yi
birinci parti çıkaran İzmirlinin kaygıları yaşam tarzlarına müdahale edilmesine
yönelik. İzmirli siyasi çizgisini artık AKP karşıtı olarak belirliyor.
Genel seçimlerde orantısız bir şekilde harcanan o
kadar paraya, belediyelere yargı kanalıyla yapılan baskılara, uçuk kaçık
vaadlere ve iki bakanını aday göstermesine rağmen ancak 2. parti olabildiler. Bir kesimin kulaktan kulağa yaymaya
çalıştığı “büyükşehiri alacaklar” iddiası havada asılı kaldı. İzmir hayatının
gerçekleri gösteriyor ki AKP’li bakanlar İzmir sokaklarında yürüyemiyorlar
bile. Halkın tepkisi çok büyük. AKP İzmir’deki seçmeninin dokusunu dahi doğru
okuyamadı. Onlara oy veren kesim sadece muhafazakarlar değildi. İş çevresinden,
ekonomik durumu iyi olan ve çağdaş yaşayan çevreden de sadece “istikrar”
bahanesiyle oy almıştı. Fakat... Fakatı çok önemli. Oy veren bu kesimin ortak
paydası çağdaş, laik, Atatürk’e bağlı ulus devletin sürekliliğiydi. İşte AKP
hükümeti tam da bu noktada İzmir’de kabul edilemeyecek hatalar yaptı. İşte son
yaşadığımız 9 Eylül’deki uygulamaları, iktidarın İzmir seçmeninde zerre kadar
kalmış son güvenini de silip süpürmüştür.
Zaten kendi içlerindeki parçalanmanın ayak sesleri
gümbür gümbür gelirken, İzmir’i tek hamlede gözden çıkarıvermiş oldular.
İzmirli tutkuyla bağlı olduğu değerlerinden asla vazgeçmez. İktidarın tüm
nimetlerini İzmir’e yığdıracağını bilse dahi, burnunda tüten bağımsızlık
aşkıyla yine oyunu CHP’ye verir. Parayla satın alamayacağımız tek şey
özgürlüğümüzdür. İzmirli bunu iyi bilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder