Sol yanım...

9 Kasım 2012 Cuma

10 KASIM




Her 10 Kasım zordur. Bir ulus yeniden hafızasında canlandırır Mustafa Kemal’i ve hüzün yağar gökyüzünden her 10 Kasım’da. Hep yağmurludur hava ve soğuk. Tıpkı yüreğimiz gibidir. Saat 09.05’de çalan sirenler aslında gönül birliğinin sembolüdür. Aynı yolda, aynı hüznü paylaştığımızın bir işaretidir. Gideni geri getirmek mümkün değil tabi. Ama söz konusu Mustafa Kemal olduğunda varlığını daimi kılmamız devrim ve ilkelerini yaşatmamızla mümkün. Büyük devrime ve cumhuriyet kazanımlara sahip çıkarak, cumhuriyeti bu topraklar üzerinde daimi kılarak Mustafa Kemal’i yaşatmaya devam ediyoruz. Edeceğiz.


Yeri geldiğinde yazılarımda bahsederim devrimlerin sürekli gelişim isteyen eylemler olduğunu. Bizler devrimleri sadece koruyup kollamakla değil, geliştirip çağın koşullarına uygun seviyeye  getirmeklede mükellefiz. Mustafa Kemal Atatürk her alanda reformist düşünce yapısıyla tüm değişimlere açık bir bakış açısına sahipti. O’nun için temel olan ülkenin hızlı kalkınması ve batının refah seviyesine erişmesiydi.

Vefatına çok yakın zamanlarda ülke ekonomisinin gidişatını yavaş bulduğunu, tam olarak liberal ekonomi diyemesekde ılımlı devletçilikten yana olduğunu hepimiz biliyoruz. 1929 Yılında yaptığı bir konuşmada “Türkiye Cumhuriyetini idare edenlerin, demokrasi esasından ayrılmamakla beraber mutedil (ılımlı) devletçilik prensibine uygun yürümeleri, bugün içinde bulunduğumuz hallere, şartlara ve mecburiyetlere uygun olur. Bizim takibini muvafık gördüğümüz mutedil devletçilik prensibi; bütün istihsal (üretim) ve tevzi (dağıtım) vasıtalarını fertlerden alarak, milleti büsbütün başka esaslar dahilinde tanzim etmek gayesini takip eden sosyalizm prensibine müstenit kollektivizm yahut komünizm gibi hususi ve ferdi iktisadi teşebbüs ve faaliyete meydan bırakmayan bir sistem değildir” diyerek ılımlı devletçilik ilkesini tanımlamıştır. Aslında Mustafa Kemal’in ılımlı devletçiliği savunmasının altındaki temel neden o günün koşullarında emperyalist güçlerin müdahalesine karşı bir savunma içgüdüsüdür.


Mustafa Kemal’e göre ülke kalkınmak için hızla sanayileşmeliydi. Bu konuda yapılması gereken hamlelere açıktı. İş Bankası onun gözünde bir başarı örneğiydi. Mustafa Kemal’in kadim dostu İsmet İnönü ise ekonomide daha ziyade tam devletçilikten yanaydı. İkisi ortak akılla ülke için en iyi yolu bulmaya çalışıyordu. 1937 Zor ve sıkıntılarla dolu bir yıldı. Atatürk’ün yol arkadaşı İsmet İnönü 20 Eylül 1937’de başvekillik görevinden ayrılmıştı. Yerine Celal Bayar gelmişti.

Atatürk’ün sağlığı bu sıralar hızla bozuluyordu. Sağlığı bozuluyordu fakat teşhisinde de geç kalınmıştı. 1938 Yıllarının başında teşhis edilen hastalığı Mart ayından itibaren hızla ilerlemişti.

Zorluklarla ve yoklukla kurulmuş cumhuriyetin ekonomik sıkıntıları, ülke içi ayaklanmalar-isyanlar, Hatay sorunu Mustafa Kemal Atatürk’ün en hasta olduğu döneme denk gelmişti. Ve henüz ülke için yapacağı çok iş varken, 10 Kasım 1938’de gözlerini yaşama yumdu. Geriye çok çetin bir mücadele sonucunda kurduğu Cumhuriyet, devrimleri ve ilkeleri bizlere miras kaldı. Ölümünden 74 yıl sonra Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla anıyoruz. Türkiye Cumhuriyet’ini yaşatmak ve ulus devletin bütünlüğünü korumak için fikri yolundan yürümeye devam edeceğiz. İlelebet.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder