Sol yanım...

18 Kasım 2012 Pazar

TUTSAKLIK


Geçenlerde bir gazetede Oda Tv davasından 21 aydır hapis yatan gazeteci Soner Yalçın’ın oğlu Aren’in verdiği röportajı okudum. 12 Yaşındaki Aren’in anlattıkları inanılmaz etkileyici. Şu anda Silivri’de yatan nice tutuklu yakınlarının yaşadığı birbirine benzer dramlar. Babasını 700 günde toplam 1 gün saati kadar görebilmiş bir evlat. Hatıralarını aklında canlandırmakta dahi zorluk çekiyor. Pazartesi günleri sadece 10 dakika duyabiliyor babasının sesini. Ne acı.

Benzer bir trajedi Mustafa Balbay cephesinde de yaşanıyor. O Silivri’de tutuklu bir milletvekili. Belkide onun yaşadıkları daha ağır. Balbay 3.5 senedir tutsak. Tutsak diyorum çünkü bu tutsaklıktan başka birşey değil. Eşi Gülşah Balbay’ın geçenlerde facebook’da paylaştığı anısı hepimize hüzne boğdu. Balbay’ın 3,5 yıldır taktığı saati Silivri rutubetine dayanamamış, bozulmuştu. Hapis koşullarını siz düşünün artık. Metal dahi dayanmıyor. Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan 1 sene tecrit altında tutuklu kaldılar bildiğiniz üzere. Balbay’ın tecritteyken yazdıkları hala hafızamda: “Hücrenin demiri irademizi, betonu da savunduğumuz değerlere ve size olan inancımızı simgelemektedir. Bugünler geçecek, asıl olan özgürlüğe hazır olmak. O güzel günde buluşmak dileğiyle”. Balbay tecritteyken bile ümidini diri tutmaya çalışıyor.

Tecrit kim için uygulanırsa uygulansın bir insanlık suçudur. Bu tartışılmaz bir gerçek. Yeri gelmişken son günlerde gerçekleşen açlık grevlerinde bambaşka trajediler yaşanmakta. Açlık grevi yapan vatandaşların talepleri malum; anadilde savunma ve Öcalan’ın tecritten çıkarılması.  Anadilde savunma için hükümet bir adım attı. Tecrite gelince. Kişiye özel yasaya, kanuna, uygulamaya külliyen karşıyım. Mesele insan haklarıysa bu herkes için uygulanmalı. 12 Yaşındaki çocuklar cezaevlerinde tecavüze uğrarken sessiz kalanlar şimdide sussunlar. Ya da Balbay tecritteyken içten içe mutluluk yaşayanlar hiç konuşmasınlar. Ama elbirliğiyle tüm cezaevlerimizi insani koşullara taşıyacaksak bunun için taşın altına elimizi koymaya hepimiz hazırız.  Dünya standartlarında insani tutukluluk hakkına herkes sahip olmalı. Bu ayrıcalık sadece bir kısım insana tanınırsa o da faşizmin ayrı bir türüdür ki her türlüsüne karşıyım.

Aydınlar, gazeteciler, yazarlar,askerler tam olarak ne ile suçlandıklarını dahi bilmeden yıllardır tutuklular. Ülkemiz özgürlüklerin pranga altına alındığı çok sıkıntılı günlerden geçiyor. Biz yine Balbay’ın sözleriyle içimizdeki ümidi yaşatmaya devam edeceğiz. 21 Ağustos 2012 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’ndeki yazısında: “İnsanı bir tek kişi yenebilir; o da kendisidir. İnsan, ancak “yenildim” dediği an, yenilmiştir” diyor Balbay. O yüzden her ne yaşarsak yaşayalım “yenildim” demek yok. Özgürlük ve demokrasi mücadelesi zordur, çetindir. Bu yolda emin adımlarla yürümek gerekir. Tüm Silivri tutsaklarına selam olsun. Bir an evvel özgürlüklerine kavuşmaları dileğiyle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder