Geçenlerde bir gazetede Oda Tv davasından 21 aydır
hapis yatan gazeteci Soner Yalçın’ın oğlu Aren’in verdiği röportajı okudum. 12
Yaşındaki Aren’in anlattıkları inanılmaz etkileyici. Şu anda Silivri’de yatan
nice tutuklu yakınlarının yaşadığı birbirine benzer dramlar. Babasını 700 günde
toplam 1 gün saati kadar görebilmiş bir evlat. Hatıralarını aklında
canlandırmakta dahi zorluk çekiyor. Pazartesi günleri sadece 10 dakika
duyabiliyor babasının sesini. Ne acı.
Benzer bir trajedi Mustafa Balbay cephesinde de
yaşanıyor. O Silivri’de tutuklu bir milletvekili. Belkide onun yaşadıkları daha
ağır. Balbay 3.5 senedir tutsak. Tutsak diyorum çünkü bu tutsaklıktan başka
birşey değil. Eşi Gülşah Balbay’ın geçenlerde facebook’da paylaştığı anısı
hepimize hüzne boğdu. Balbay’ın 3,5 yıldır taktığı saati Silivri rutubetine
dayanamamış, bozulmuştu. Hapis koşullarını siz düşünün artık. Metal dahi
dayanmıyor. Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan 1 sene tecrit altında tutuklu
kaldılar bildiğiniz üzere. Balbay’ın tecritteyken yazdıkları hala hafızamda: “Hücrenin
demiri irademizi, betonu da savunduğumuz değerlere ve size olan inancımızı
simgelemektedir. Bugünler geçecek, asıl olan özgürlüğe hazır olmak. O güzel
günde buluşmak dileğiyle”. Balbay tecritteyken bile ümidini diri tutmaya çalışıyor.
Tecrit kim için uygulanırsa uygulansın bir
insanlık suçudur. Bu tartışılmaz bir gerçek. Yeri gelmişken son günlerde
gerçekleşen açlık grevlerinde bambaşka trajediler yaşanmakta. Açlık grevi yapan
vatandaşların talepleri malum; anadilde savunma ve Öcalan’ın tecritten
çıkarılması. Anadilde savunma için
hükümet bir adım attı. Tecrite gelince. Kişiye özel yasaya, kanuna, uygulamaya
külliyen karşıyım. Mesele insan haklarıysa bu herkes için uygulanmalı. 12
Yaşındaki çocuklar cezaevlerinde tecavüze uğrarken sessiz kalanlar şimdide
sussunlar. Ya da Balbay tecritteyken içten içe mutluluk yaşayanlar hiç
konuşmasınlar. Ama elbirliğiyle tüm cezaevlerimizi insani koşullara
taşıyacaksak bunun için taşın altına elimizi koymaya hepimiz hazırız. Dünya standartlarında insani tutukluluk
hakkına herkes sahip olmalı. Bu ayrıcalık sadece bir kısım insana tanınırsa o
da faşizmin ayrı bir türüdür ki her türlüsüne karşıyım.
Aydınlar, gazeteciler, yazarlar,askerler tam
olarak ne ile suçlandıklarını dahi bilmeden yıllardır tutuklular. Ülkemiz
özgürlüklerin pranga altına alındığı çok sıkıntılı günlerden geçiyor. Biz yine
Balbay’ın sözleriyle içimizdeki ümidi yaşatmaya devam edeceğiz. 21 Ağustos 2012
tarihli Cumhuriyet Gazetesi’ndeki yazısında: “İnsanı bir tek kişi yenebilir;
o da kendisidir. İnsan, ancak “yenildim” dediği an, yenilmiştir” diyor Balbay.
O yüzden her ne yaşarsak yaşayalım “yenildim” demek yok. Özgürlük ve demokrasi
mücadelesi zordur, çetindir. Bu yolda emin adımlarla yürümek gerekir. Tüm
Silivri tutsaklarına selam olsun. Bir an evvel özgürlüklerine kavuşmaları
dileğiyle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder