Bir
Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü daha geride bıraktık. Kadınların sesini daha
rahat duyurduğu, sorunlarını detaylı konuşabildiği, tartışabildiği bir 8 Mart
geçirdik. Elbette ki Türkiye’de kadınların sorunları yılda bir gün değil, her
zaman tartışılıyor. Ama en azından 8 Mart vesilesiyle erkekler de bu sürece
dahil oluyor. Türkiye’de “kadın” olmanın zorluklarını onlar da paylaşıyorlar.
İşte
bu 8 Mart’ta özellikle ana muhalefet partisinin ve sivil toplum kuruluşlarının
etkinliklerini izledik, konuştuk, tartıştık. Peki ya iktidar? İktidar
yetkililerinin 8 Mart açıklamalarına bir göz atalım isterseniz.
Başbakan
Siirt’te yaptığı açıklamada yine 3 çocuk vurgusu yaptı. Belli ki artık kadın
denilince iktidarın aklına 3 çocuk geliyor. “Emekçi” Kadınlar Günü’nde 3 çocuk
talebi ne kadar uygun sizce? Kadınların çalışması, üretmesi, kazanması, kendi
ekonomik özgürlüğüne sahip olması gerekliliği ortadayken 3 çocuk istemek neye
hizmet edebilir? Genç nüfus artsın deniliyor ama yaşam kalitesi düşsün mü? Peki
ya eğitim sorunu? 3 Çocuğu büyütmekte zorlanacak ailelere devlet nasıl destek
sunacak?
Bir
dakika haksızlık etmeyelim. Bu sorunun cevabı Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı’ndan gelmişti. Bakan Çelik katıldığı bir televizyon programında “Asgari
ücretle geçinilir. 800 TL’de büyük para. Neticede peynirin kilosu belli…”
buyurmuştu.
Sonuç
olarak iktidarın hesabı basit: 3 Çocuk Şart+800 TL Yeter!
AKP
Kırıkkale İl Başkanı Mehmet Demir’in 8 Mart’ta ki demecini de
atlamamak gerekir. Demir ’Kadını hafifçe dövüp korkutabilirsiniz’ sözleriyle
aslında bizi şaşırtmadı. Bu öneriyi de denkleme eklersek iktidar bize; 800
TL’ye 3 çocuk bakıp arada da hafifçe(!) dövülebileceğimizi söylüyor.
Peki ya 3 çocukla Maslow’un ihtiyaçlar teorisinde
temel olan barınma sorunu nasıl çözülecek? Hatırlayın. TOKİ açılışında başbakan
1 çocuğu olduğunu öğrendiği bir vatandaşa “Artık evin de var. 2 Çocuk daha
yaparsın” demişti. Vatandaş ise “85 metrekare eve nasıl sığarız sayın
başbakanım?” diye yanıt vermişti. Haklıydı. 5 Kişilik bir aile nasıl
barınacaktı?
İktidarın
erkek kanadı kadınlar için mucizevi(!) reçeteler önerirken, hükümetin tek kadın
bakanına bakalım biraz da… Şimdi sizlere bir sorum olacak: Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in herhangi bir kadın cinayetinden sonra yaptığı
etkin ve ses getiren bir açıklamasını hatırlıyor musunuz?
Hafızanıza
yer etmiş bir çözüm önerisi? Tepki?
Yok.
Sessizlik öyle değil mi?
Bakanlığın
internet sitesindeki haberlerini okumanızı tavsiye ederim. Kadınlardan sabır ve
metanet bekleyen 8 Mart açıklamasını bir kenara koyarsak, ortak dil hep mutlu
aile tablosu üzerine kurulu. Elbette biz de bütün ailelerde mutlu ve huzurlu
bir ortam olsun istiyoruz. Peki ya ötekiler? Daha doğrusu ötekileştirilenler?
Yani
şiddet gördüğü için devletten koruma isteyen kadınlar, tek başına yaşam
mücadelesi verenler, 18 yaşını doldurup yetiştirme yurdundan ayrılmak zorunda
kalanlar, ara sokaklarda karanlıkta kaybolan kadınlar?
Ya
beden işçileri, yövmiyeyle yok pahasına çalışanlar, fabrikalarda tarlada
çalışan işçi kadınlar, sosyal güvenliği olmadan çalışan ev işçileri?
Tablo
çok net. Kadınlar iktidarın gözünde sadece aile içerisinde makbuller. Gerisi
neredeyse kendi kaderine bırakılmış. Kadınların bir birey olarak erkeklerle
eşit koşullarda yaşaması için kadınlar üzerine politikalar üretmek şart.
Yaşamın her alanında kadınların insanca yaşam hakkını sağlayacak çözüm
önerileri üretmek iktidarın görevi.
Bakanlığın
adından “kadın”ı çıkarmış olmanız ve tüm söylemlerinizde kadını ailenin bir
parçası olarak tanımlıyor olmanız sorunları örtmeye yeterli olmuyor.
8
Mart 2013’de Diyarbakır’da öldürülen 28 yaşındaki Nazlı Aydın adına soruyorum
Sayın Şahin: Türkiye’de kadınlar ne zaman rahat nefes alacak?
NOT: Bu 8 Mart’ta CHP Akhisar
Kadın Kolları’nın düzenlediği panelde konuşmacıydım. Panel sonrası emekçi
kadınların fotoğraflarının yer aldığı sergiyi gezdik. Fotoğraf sergisinde
gördüğüm kadın portreleri neden mücadele ettiğimizin resmini daha net ortaya
koyuyordu. Akhisar’da el emeğiyle geçimini sağlayan kadın portreleriydi bunlar.
Kasaplık gibi zor işlerin üstesinden gelen yürekli kadınlarımızın yaşamından
kesitler sergilenmişti. Onların yaşam mücadelesi önünde saygıyla eğildik ve
emekçi kadınlarımızın çalışma özgürlüğünü savunmak üzere mücadeleye devam edeceğimize
dair CHP’li kadınlar olarak söz verdik.
Bu
vesileyle panelde bizlere Fatma Nudiye Yalçı’nın siyasi yolculuğunu anlatarak
destek veren Akşam gazetesi yazarı Gürkan Hacır’a teşekkür ediyorum. Kadın
sorunları toplumsal bir yara. Biz bu yarayı elbirliğiyle , işbirliğiyle
iyileştirebiliriz ancak. Kadın-erkek demeden insanca bir yaşam sürmek için omuz
omuza mücadele etmeliyiz. Bu yolda bize destek olan tüm yol arkadaşlarımıza
tekrar teşekkürler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder