Sol yanım...

12 Mart 2013 Salı

NİKAH TAZELEYELİM!




NİKAH TAZELEYELİM!

Nikahı kimle mi tazeleyeceğiz? Epeydir aramızın açık olduğu çok partili-demokratik rejimle! Çoktandır unuttuğumuz demokrasiyi ve çok sesliliği hatırlamamızda fayda var.

Biz çok partili döneme 1945’de geçmiştik öyle değil mi? Hatırlama ve hatırlatma ihtiyacı duydum. Neden mi? Gelin bugün yaşamakta olduğumuz “çok partili döneme” birlikte bir göz atalım…

Başbakanın Mardin’deki konuşmasında “Biz her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldık” demesiyle zaten karmaşık olan gündem iyice bulandı. Tabi başbakan öyle der de peşi sıra gelenler olmaz mı? Ardından bu açıklamayı destekler nice farklı söylem vuku oldu. Zaten millet ve ulus tanımları üzerine bir sürü kafa karışıklığı yaratılmışken bu açıklama gündemi germede tuz biber oldu.

İmralı görüşmelerinin AKP-BDP ve Öcalan üçgeninde sürdürüldüğü bu günlerde erk sahiplerinin, toplumun her kesiminin hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak dikkatli açıklama yapmasında fayda var. Fayda var çünkü gergin bir siyasi ortamda ne barışı sağlayabiliriz ne kardeşliği…

İktidar partisi 2002 yılında %34 ile seçildiğinden bu yana, git gide artan bir şiddetle tek parti iktidarı oluşturmaya çalışıyor. Evet iktidardaki parti tek. Fakat bu geriye kalan %50’nin yok sayılmasını gerektirmiyor. Meclis artık bu çoğunlukçu zihniyetle işlevini yerine getiremez hale geldi. 4+4+4 Kesintili eğitimin geçtiği komisyon toplantılarını hatırlayın. Ana muhalefet partisinin tüm çabalarına rağmen her türlü yola başvurularak iktidarın istediği gerçekleşti ve tasarı geçti.

Bir de meseleye şeffaflık ve diyalog açısından bakalım. Ülkemizdeki hangi gelişmelerden haberdar ediliyoruz? Baraj inşaatları, metro açılışları tamam da; Sınırlarımızda durum nedir? Suriye, İran, Kuzey Irak, İsrail ile dış ilişkilerimiz ne halde? Özelleştirmede hangi gelişmeler oluyor? Yeni anayasa ne gibi değişimlere gebe? İmralı sürecinde talepler nelerdir? MİT-İmralı görüşmelerinde hangi gelişmeler yaşanmaktadır? 4. Yargı paketinin içeriği nedir? Ve bunun gibi nice soru aydınlatılmayı bekliyor.

Her sorunun cevabı kamuoyuyla paylaşılmayabilir. Ama devletin bekasını etkileyecek ehemmiyete sahip bu konular mecliste enine boyuna tartışılmalı, sağduyuyla ve tüm partilerin katkılarıyla sonuca ulaştırılmalıdır.

Ama maalesef sistem böyle çalışmıyor. İktidar partisi adeta tek partiymiş gibi yoluna devam ediyor. Tüm bu yaşananlar toplumu olağanüstü geriyor. Partiler arası diyalog neredeyse yok. Zaten iktidar partisinin böyle bir diyalog kurmaya niyeti de yok.

İktidar partisinin partiler arası diyalog kurmaya niyeti yok. Peki ya Cumhurbaşkanı?

Türk siyasi tarihine baktığımızda zaman zaman bu denli gergin günler yaşadığımızı görürüz. Bu noktada aklıma ilk 12 Temmuz beyannamesi geliyor. Çok partili döneme geçtikten bir sene sonra CHP ve DP arasındaki gerginlik öyle bir hal almış ki dönemin Cumhurbaşkanı rahmetli İsmet İnönü yayınladığı bir beyanname ile iki partiye de eşit duracağının işaretini vermiş. Ve bu beyanname ile iki tarafı uzlaşı ve sağduyuya davet etmiş. CHP içinde DP’ye sert muhalefet yapma taraftarı dönemin başvekili Recep Peker’e rağmen İnönü bildirisinin arkasında durmuş ve daha ılıman siyaset yapılması için ısrarcı olmuştur. Ve CHP içerisindeki “gençler grubu”nunda desteğiyle istediği sonuca ulaşmıştır. Üstelik dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü aynı zamanda CHP Genel Başkanı’dır.

Bu tarihi olay günümüze ışık tutmak açısından önem taşımaktadır. İktidar partisinin mecliste temsil edilen diğer partilerle acilen ılımlı diyaloglar kurması ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de bu süreçte partiler arası dengeyi ve uzlaşıyı sağlaması gerekmektedir. Bu şiddetle ve tek parti otoritesiyle devam edecek siyasi söylem ve eylemlerin barışı, kardeşliği, demokrasiyi sağlaması mümkün değildir.

Hani çok uzun süren evliliklerde nikah tazelenir ya... Bizimde ivedilikle çok partili demokratik rejimle nikah tazelememiz lazım. Çünkü biz demokrasiyi ve çok sesliliği unuttuk. Demokrasinin yeniden canlanması ve meclisin işlerliğine kavuşması için bu şart. İktidar partisinin diğer partilerle sağlıklı diyalog kurması, bilgi ve belge akışını şeffaflaştırması ve tartışmaları etnik köken temelinden demokrasi temeline kaydırması gerekmektedir.

Aynı düşünmeyebiliriz. Farklı ideolojilere sahip olabiliriz. Ama eğer ki yurtseverlik paydasında buluşuyorsak özellikle anayasa gibi hayati bir konuda dikkatli davranmaya, uzlaşmaya ve ortak bir yol bulmaya mecburuz.

Yurtseverlik paydasında buluşuyorsak... Buluşuyoruz öyle değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder