CHP CEZAEVİ RAPORU
Son günlerde basında epey yer bulan, CHP’nin
cezaevi raporuna muhakkak denk gelmişsinizdir. CHP milletvekilleri Veli Ağbaba,
Özgür Özel ve Nurettin Demir’den oluşan CHP Cezaevi Komisyonu “Hasta Mahpuslar”
raporunu geçenlerde açıkladı. Bir süredir cezaevlerini gezip, yerinde inceleme
yapan vekil heyeti yaptıkları araştırmanın sonucunu 100 sayfalık bir raporla
kamuoyuna duyurdu. Tüm bu süreci takip etmeye çalışan biri olarak,
gerçekleştirilen çalışmanın amacına ulaştığını görmekten, en azından cezaevi
gerçeklerinin medya aracılığıyla halka ulaştırılmasından mutluluk duyduğumu
ifade etmek isterim.
Raporun sunumu ve basın aracılığıyla bizlere
ulaşması başarıyla gerçekleşti. İçeriğine gelirsek: Rapor 28’e yakın cezaevinin
ziyaret edilerek, 89 mahkumla yüz yüze görüşmeler sonucunda oluşturulmuş. 28
Hapishanenin 18’i hasta mahpuslar konusunda, 10’u ise hak ihlalleri, işkence,
ölüm taciz iddiaları üzerine araştırılmış. İnternetten raporu okudum, inceledim.
(Okumak isteyenler http://www.veliagbaba.com ‘a bakabilirler.) Öncelikle
araştırmanın yöntemi, araştırma metodlarına uygun, akademik bir çalışma
niteliğinde düzenlenmiş. Hem nicel hem nitel veriler içeren araştırma herkesin
anlayabileceği netlikte yazılmış. Araştırmada yer alan izlenim ve tespitlere
bakacak olursak bazı çarpıcı başlıklar dikkatimizi çekiyor: Mahkumların sportif ve sosyal
faaliyetlerinin “iyi hale” bağlı olması, tecrit koşulları, kitap sınırlaması, kelepçeli
muayene, su kısıtlamaları, mahkum yakınlarına uygulanan kötü muamele, kıyafet sınırlamaları
(kırmızı rengin “sol örgütleri” yeşil rengin “askeriyeyi” çağrıştırdığı için kimi cezaevlerinde
yasak olması gibi), kötü beslenme koşulları, yasaklı televizyon kanalları,
mahkumların özellikle ailelerinden uzak cezaevlerinde tutuklu bulunmaları gibi...
(Komisyonun daha evvel ki raporunda bazı cezaevlerinde erkek çocuklara tecavüz
edildiği yönünde tespitler vardı. O rapor da bir çok acı gerçeği gün yüzüne çıkarmıştı.)
Bu tespitlerin önemli bir kısmı ulusal basında yer
buldu. Benim dikkatimi ise özellikle raporda yer alan “A Timi” çekti. Bazı hapishanelerde işkence,
kötü muamele ve eziyetin devam ettiği ve bu bağlamda “A Timi” olarak bilinen ve
“Acil Müdahale Ekibi” adı altında şiddet uygulayan bir birim oluşturulduğu
belirtilmiş.
Düşünsenize.
Bazı cezaevlerinde sadece şiddet uygulamak için oluşturulmuş birimler var! Nerede
insan hakları, nerede Avrupa Birliği veya Birleşmiş Milletler standartları… Hak
getire.
Raporun
en sonunda ise komisyonun çözüm önerileri mevcut. Yani tam anlamıyla, sorunun yerinde
araştırılmasını, durum tespitini ve çözümünü içeren başarılı bir çalışma olmuş.
Fark ettiyseniz bu rapor ulusal basında hayli yer buldu. Bunun sebeplerini iyi
analiz etmek lazım. Evet, iktidarın oluşturduğu baskı ortamında muhalif
haberlerin basında yer bulması neredeyse imkansızlaştı. Ama farklı ve çarpıcı
bir çalışma her türlü baskıya rağmen haber niteliğiyle kendine yer bulabiliyor.
Aynı zamanda görünen o ki klişe sözlerle siyaset yapma devri de kapandı. Sürekli
aynı sözleri söylemenin, sürekli aynı eylemleri tekrarlamanın belli bir zaman
sonra refleks oluşturmadığını zaten biliyoruz.
O
zaman vakit yeni sözler söyleme vaktidir. CHP milletvekillerinin hazırladığı bu
rapora gösterilen olumlu tepkiler yeni yöntemler geliştirmek için örnek
oluşturmalıdır.
Bu
noktadan yola çıkarsak ana muhalefet partisi, yaklaşan yerel seçimlere kadar
farklı çalışma metodlarıyla hem basının hem halkın ilgisini rahatlıkla
çekebilir. Yani bilineni tekrarlamaktan kaçınarak, gerçekleri tüm çıplaklığıyla
ortaya koyan, çözüm üreten ve en önemlisi ezber bozan çalışmalarla bunu
sağlamak mümkün.
“Hasta
Mahpuslar” raporunu hazırlayan vekillerimizi kutluyorum. Emeklerine, yüreklerine
sağlık. Türkiye’de cezaevi gerçekleri gibi çarpıcı sonuçlara ulaşabileceğimiz
nice alan var. 10 Yıldır hüküm süren AKP iktidarının ülkemizde yarattığı
mağduriyetleri göstermek açısından bu alanlara özel çalışmalar yapılabilir.
Örneğin tıpkı cezaevleri gibi kapalı bir kutu olan yetiştirme yurtlarına
yönelik kadın milletvekillerinden oluşturulacak bir ekip benzer bir çalışma
gerçekleştirebilir. Ya da sığınma evleri… İşte o zaman biz de meseleleri TUİK
sonuçlarından sıyrılarak, gerçek olaylarla örnekleyebiliriz.
Seçimlere
yaklaşırken emek yoğun bir sürece giriyoruz. Bu emeği doğru yollarla, doğru yerlere
kanalize etmeliyiz. Mücadele ettiğimiz iktidarın sınırsız maddi ve devlet
imkanlarıyla hareket ettiğini göz önünde bulundurursak, yolumuzun çetin, işimizin ağır olduğu tartışılmaz.
Ama imkansız değil.
Kalın
sağlıcakla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder