Sol yanım...

25 Mart 2013 Pazartesi

CHP CEZAEVİ RAPORU


CHP CEZAEVİ RAPORU

Son günlerde basında epey yer bulan, CHP’nin cezaevi raporuna muhakkak denk gelmişsinizdir. CHP milletvekilleri Veli Ağbaba, Özgür Özel ve Nurettin Demir’den oluşan CHP Cezaevi Komisyonu “Hasta Mahpuslar” raporunu geçenlerde açıkladı. Bir süredir cezaevlerini gezip, yerinde inceleme yapan vekil heyeti yaptıkları araştırmanın sonucunu 100 sayfalık bir raporla kamuoyuna duyurdu. Tüm bu süreci takip etmeye çalışan biri olarak, gerçekleştirilen çalışmanın amacına ulaştığını görmekten, en azından cezaevi gerçeklerinin medya aracılığıyla halka ulaştırılmasından mutluluk duyduğumu ifade etmek isterim.

Raporun sunumu ve basın aracılığıyla bizlere ulaşması başarıyla gerçekleşti. İçeriğine gelirsek: Rapor 28’e yakın cezaevinin ziyaret edilerek, 89 mahkumla yüz yüze görüşmeler sonucunda oluşturulmuş. 28 Hapishanenin 18’i hasta mahpuslar konusunda, 10’u ise hak ihlalleri, işkence, ölüm taciz iddiaları üzerine araştırılmış. İnternetten raporu okudum, inceledim. (Okumak isteyenler http://www.veliagbaba.com ‘a bakabilirler.) Öncelikle araştırmanın yöntemi, araştırma metodlarına uygun, akademik bir çalışma niteliğinde düzenlenmiş. Hem nicel hem nitel veriler içeren araştırma herkesin anlayabileceği netlikte yazılmış. Araştırmada yer alan izlenim ve tespitlere bakacak olursak bazı çarpıcı başlıklar dikkatimizi çekiyor:  Mahkumların sportif ve sosyal faaliyetlerinin “iyi hale” bağlı olması, tecrit koşulları, kitap sınırlaması, kelepçeli muayene, su kısıtlamaları, mahkum yakınlarına uygulanan kötü muamele, kıyafet sınırlamaları (kırmızı rengin “sol örgütleri” yeşil rengin “askeriyeyi”  çağrıştırdığı için kimi cezaevlerinde yasak olması gibi), kötü beslenme koşulları, yasaklı televizyon kanalları, mahkumların özellikle ailelerinden uzak cezaevlerinde tutuklu bulunmaları gibi... (Komisyonun daha evvel ki raporunda bazı cezaevlerinde erkek çocuklara tecavüz edildiği yönünde tespitler vardı. O rapor da bir çok acı gerçeği gün yüzüne çıkarmıştı.)

Bu tespitlerin önemli bir kısmı ulusal basında yer buldu. Benim dikkatimi ise özellikle raporda yer alan “A Timi” çekti. Bazı hapishanelerde işkence, kötü muamele ve eziyetin devam ettiği ve bu bağlamda “A Timi” olarak bilinen ve “Acil Müdahale Ekibi” adı altında şiddet uygulayan bir birim oluşturulduğu belirtilmiş.

Düşünsenize. Bazı cezaevlerinde sadece şiddet uygulamak için oluşturulmuş birimler var! Nerede insan hakları, nerede Avrupa Birliği veya Birleşmiş Milletler standartları… Hak getire.

Raporun en sonunda ise komisyonun çözüm önerileri mevcut. Yani tam anlamıyla, sorunun yerinde araştırılmasını, durum tespitini ve çözümünü içeren başarılı bir çalışma olmuş. Fark ettiyseniz bu rapor ulusal basında hayli yer buldu. Bunun sebeplerini iyi analiz etmek lazım. Evet, iktidarın oluşturduğu baskı ortamında muhalif haberlerin basında yer bulması neredeyse imkansızlaştı. Ama farklı ve çarpıcı bir çalışma her türlü baskıya rağmen haber niteliğiyle kendine yer bulabiliyor. Aynı zamanda görünen o ki klişe sözlerle siyaset yapma devri de kapandı. Sürekli aynı sözleri söylemenin, sürekli aynı eylemleri tekrarlamanın belli bir zaman sonra refleks oluşturmadığını zaten biliyoruz.

O zaman vakit yeni sözler söyleme vaktidir. CHP milletvekillerinin hazırladığı bu rapora gösterilen olumlu tepkiler yeni yöntemler geliştirmek için örnek oluşturmalıdır.

Bu noktadan yola çıkarsak ana muhalefet partisi, yaklaşan yerel seçimlere kadar farklı çalışma metodlarıyla hem basının hem halkın ilgisini rahatlıkla çekebilir. Yani bilineni tekrarlamaktan kaçınarak, gerçekleri tüm çıplaklığıyla ortaya koyan, çözüm üreten ve en önemlisi ezber bozan çalışmalarla bunu sağlamak mümkün.

“Hasta Mahpuslar” raporunu hazırlayan vekillerimizi kutluyorum. Emeklerine, yüreklerine sağlık. Türkiye’de cezaevi gerçekleri gibi çarpıcı sonuçlara ulaşabileceğimiz nice alan var. 10 Yıldır hüküm süren AKP iktidarının ülkemizde yarattığı mağduriyetleri göstermek açısından bu alanlara özel çalışmalar yapılabilir. Örneğin tıpkı cezaevleri gibi kapalı bir kutu olan yetiştirme yurtlarına yönelik kadın milletvekillerinden oluşturulacak bir ekip benzer bir çalışma gerçekleştirebilir. Ya da sığınma evleri… İşte o zaman biz de meseleleri TUİK sonuçlarından sıyrılarak, gerçek olaylarla örnekleyebiliriz.

Seçimlere yaklaşırken emek yoğun bir sürece giriyoruz. Bu emeği doğru yollarla, doğru yerlere kanalize etmeliyiz. Mücadele ettiğimiz iktidarın sınırsız maddi ve devlet imkanlarıyla hareket ettiğini göz önünde bulundurursak, yolumuzun  çetin, işimizin ağır olduğu tartışılmaz. Ama imkansız değil.

Kalın sağlıcakla.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder