Sol yanım...

12 Mart 2013 Salı

TÜRKİYE’DE KADIN OLMAK


TÜRKİYE’DE KADIN OLMAK

Yine bir 8 Mart’ı idrak ediyoruz. Her 8 Mart haftası kadınları konuşuyoruz. Kadın olmanın zor olduğu güzel memleketimizde kadınların sorunları üzerine kafa yoruyoruz. Çözümler, politikalar üretiyoruz.

Gün geçmiyor ki basına, kadına dair bir haber düşmesin. Geçenlerde Adana’da 15 yaşındaki iki kız çocuğunun birbirlerinin ağabeyleriyle berdel yöntemiyle evlendirildiği yansıdı gazetelere. 15 Yaşında gelinlik giyen kız çocuğunun yüzünde derin bir hüzün ve acı vardı. 15 Yaşında henüz çocukluktan genç kızlığa geçerken kardeş gibi büyütüldükleri kuzenleriyle zorla evlendirilmişlerdi. “Evlendirmek” sözde aslında. Aynı odaya tıkılmışlardı. Ne nikah, ne düğün, ne adetler, ne kız isteme… Yıllardır kuzenleriyle oynamak üzere girdikleri evde bu sefer “karı-koca” olarak bir odaya kapatılmışlardı. 15 yaşında gönülsüz evlendirilen Yasemin D. ile kuzeni Murat K. artık bir odada nikahsız yaşamaya başlamıştı. Çocuk gelinlerin çektiği kabir azabı düğünün sokakta yapılmasıyla ortaya çıktı. Komşuların aileleri şikayet etmesiyle son buldu. Çocuk gelinler Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne teslim edilerek koruma altına alındı.

Bu olay yaşanan nice dramdan sadece biri. Türkiye’de kadınların sorunları yaşamın her alanında kendini gösteriyor. Bu noktada Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK) en çarpıcı verilerine kısaca göz atacak olursak; Türkiye’de her 3 kadından 1’i şiddet görüyor. Yapılan araştırmalar şiddetin uygulandığı kadınların eğitim durumlarıyla şiddet görme yaygınlıkları arasında ilişki olduğunu ortaya koyuyor. Bu bağlamda kadınların eğitim durumuna göre fiziksel şiddet yaygınlığı, eğitimi olmayan/ilköğretimi bitirmeyenlerde %52 lise ve üzerinde ise %25.

Yani eğitimsizlik şiddete maruz kalmada önemli bir etken. Tabi eğitimsizliğe bağımlı değişken olarak işsizlik geliyor. Bu noktada karşımıza başka dramatik bir veri çıkıyor; Türkiye’de işgücüne katılım oranı erkeklerde %72 iken kadınlarda % 30. Bu da demektir ki çalışan her 10 kişiden 7’si erkek, 3’ü kadın. Ne acı…

Evet tablo hiç iç açıcı değil. Ama durun daha bitmedi. Aile kavramına önem veren bir toplumda, evlilik müessesinin haline de göz atmak gerekir.

Türkiye’de 14 milyon kız çocuğu, 18 yaşından küçükken evlendirilmiş. Yani genele vurursak kadınlarımızın %32’si 18 yaşından evvel evlenmeye zorlanmış. Yine TUİK verilerine göre çarpıcı bir sonuç da ortalama evlilik yaşında çıkıyor. Ortalama evlilik yaşı İstanbul’da 25 iken Güneydoğu’da 22.

Peki Türkiye’de kadınlar  evlilik durumunda hangi parametrelere göre eşini seçiyor?

2006’da yapılan bir araştırmaya göre kadınların evlenecekleri kişide aradıkları özellikler arasında ilk sırada “kendilerine aşık olunması” geliyor. Daha sonra erkeğin “ilk kez evlenecek” olması ikincil önem taşıyor.

Buraya kadar her şey normal. Kadınlar duygusal davranıyorlar. Esas çarpıcı sonuç erkeklerin verdiği yanıtlarda ortaya çıkıyor; Erkekler kadınlarda ilk olarak “bir işinin olmasını” önemsiyor. Sonra kendisine aşık olmasını… Evet yanlış okumadınız erkeklerin evlenirken ilk kriteri kadının işi olması!

Peki anlıyoruz ki kadınların çalışıyor olması günümüzde bir tercih nedeni. Evlilikte erkeklerin ilk kriteri olması pek şık olmasa da arzu ettiğimiz Türkiye genelinde kadınların daha çok istihdam edilmesi. İşte tam da bu noktada karşımıza bölgesel farklılıklar çıkıyor. Kadın sorunlarının tam olarak çözülememesinin temelinde meseleye Türkiye genelinde bakmak yatıyor. Batı’da yaşayan kadınların  istihdam oranıyla, doğu ve güneydoğuda yaşayan kadınlar arasında büyük fark var. Bu fark evlenme yöntemlerinde de ortaya çıkıyor.  Örneğin akraba evliliği yapanların oranı Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde %40 iken Batı Marmara’da %4.8’e düşüyor. Yani güneydoğuda neredeyse her 2 kadından biri akraba evliliği yapıyor. Başlık parası ise %44 ile Ortadoğu Anadolu, Kuzeydoğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde karşımıza ciddi bir sorun olarak çıkarken, bu rakam Ege’de %6’ya düşüyor.

Bu sonuçlar çok açık gösteriyor ki kadın sorunlarına bölgesel çalışmalar yapmak ve yerinde çözümler getirmek şart. Bu meseleye yanlış bakmak çözümde de tıkanmamıza neden oluyor. Örneğin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kangren haline gelmiş töre ve namus cinayetleri/intiharlarını batı perspektifiyle anlamak ve yorumlamak çok güç. İstatistiki verilerden ziyade bölgede yapılan akademik araştırmalar ve örnek olay analizleri daha yol gösterici niteliğe sahip.

Töre aslen göçebelik dönemine ait bir değer sistemi. Göçebe yaşayan aşiretlerin esenliği ve akibeti, aşiretin/boyun hem liderinin hem halkının törelerini sürdürmesine bağlanmıştır. Bundan dolayıdır ki aşiretlerdeki bu gelenek günümüze kadar varlığını korumuştur. Araştırmalar göstermektedir ki göçebelik döneminde aşiretler, töresini kaybettiğinde yok olacaklarına inanmışlardır. Yani “töre” aşiretler için ölüm kalım meselesidir (kongar.org). Dolayısıyla aslında töre bahanesiyle ortaya çıkan kadın cinayetleri feodal yapının bir sonucudur.

Sadece cinayet mi? İntiharlar veya intihar süsü verilen cinayetler töre sonucunda sıklıkla ortaya çıkan sonuçlar. Türkiye’de kadınların en çok 15-24 yaş arasında ve %50 oranında da “bilinmeyen” nedenlerle intihar ettiğini biliyor muydunuz?

İntihar eden kadınların yarısı evlilik yaşında ve “bilinmeyen” nedenlerle bu yola başvuruyor. Bilinmeyen nedenler toprak olan genç bedenlerle birlikte gaibe karışıyor. Çoğu zaman duyulmadan, bilinmeden kendi sırlarıyla birlikte aramızdan ayrılıyorlar.

Yaşadığı sıkıntıları içine atan, baskı altında sadece “nefes almaya” çalışan, ana olan, yar olan, evinde üreten , işinde üreten, merhameti yüreğinin her daim bir köşesinde tutan, inanan, inandıkları uğruna yüreklice mücadele eden, şiddet gören ve gidecek yeri çalacak kapısı olmayan, evlatları için kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyen ve her daim ayakta dimdik durmak için mücadele eden tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun.

Aydınlık, yüzü gülen, mutlu, üreten, ekonomik bağımsızlığı olan, eğitimli ve çağdaş kadınların yaşadığı bir Türkiye özlemiyle… Kalın sağlıcakla.

NOT: 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününde Gazeteci-Yazar Gürkan Hacır ile birlikte, CHP Akhisar Kadın Örgütünün düzenlediği “Siyasi Mücadelede Kadın” adlı panelde konuşmacı olacağız. Tüm dostları bekleriz…

Yer: Akhisar Tütün Otel
Tarih: 8 Mart 2013 Cuma
Saat: 13.30





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder