
Tabii cesaret cehaletten de doğuyor çoğu zaman.. O dönem hapishanede yatmış, işkence görmüş solcu büyüklerimiz ara ara buğulu gözlerle uzaklara dalarken, hükümet şak şakçısı bir çok yeni yetme başlıyorlar darbeler üzerine nutuk atmaya…
12 Eylül sanıklarının sorgulaması başladığında ekranlar da darbe cümbüşü patladı. Konuşan konuşsun uzun zamandır alışkınız boş laflara… Fakat burada çok ciddi bir tehlikeye dikkatinizi çekmek isterim; henüz 18-25 yaş aralığındaki gençler bu tartışmalara kulak kabartıp, o dönemi anlamaya çalışıyorlar. Ve belki de siyasi olarak kendine rota çizmek üzere olan bu nesiller son 10 yıldır AKP hükümetinin şekillendirdiği medya aracılığıyla yoğruluyorlar, evriliyorlar.
Kitap okumak zaten demode, internet var… Ekranlar hep tek ses tek renk… Bu gençler nasıl siyasileşecekler, doğruları görecekler?
Sosyalizm, sosyal demokrasi ya da devrim tarihi üzerine kaç kitap var çok satanlar listesinde? Yeni nesil için solculuk –istisnalar hariç- Che Guevara’nın veya Nazım Hikmet’in özlü sözlerini sosyal medyada paylaşmak… Birkaç da şiir eklediniz mi en kral solcu oluveriyorlar…
Peki ya sol değerleri yaşamak, yaşatmak?
Toplumumuzda çoğulcu ve özgürlükçü demokrasinin bütün kavram, kural ve kurumları ile yerleştirilmesi, emeğe, insana ve doğaya saygı anlayışının yaygınlaştırılması, özgürlük, eşitlik, dayanışma, adalet, barış ve dürüstlük gibi değerlerin tüm insanların ortak anlayışı olarak benimsenmesi….
Tam bağımsız Türkiye ideali, “karşılıklı bağımlı” olmakla “bağlı” olmak arasındaki fark…
Hak getire…
Üzerimize düşen çok görev var ve işimiz git gide zorlaşıyor. Avuçlarımızın içinden kayıp giden hatta savrulan bir yeni nesil var. 12 Eylül gibi geçmiş hesaplaşmalarının içinde şaşkın bir vaziyette durumu anlamaya çalışan, kafası soru işaretleriyle dolu, emperyalizmin kucağına doğmuş ve en kötüsü emperyalizmin ne olduğunu bilemeyen bir yeni nesil…
12 Eylül’ü yazacaktım öyle değil mi?
Bana sorarsanız körler sağırlar birbirimizi ağırlıyoruz…
12 Eylül yargılanacaksa önce o dönem emperyalizmi yaratan dış güçler sanık koltuğuna oturmalı…
Olmaz mı?
O zaman geçelim bu yargılama işlerini… Kalın sağlıcakla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder