İzmir’in Kavakları türküsünün hikayesini çoğunuz bilirsiniz…
Çakırcalı Mehmet Efe’nin yani namı diğer Çakıcı’nın hikayesini…
Osmanlı’nın son dönemlerinde devletin iradesinin gitgide zayıfladığı günlerde varlıklı kişilerden aldığı paraları yoksul köylüye dağıtan, zenginleri köprü, çeşme gibi hayırlı işler yapmaya zorlayan Ödemişli bir zeybek…
Çakırcalı Mehmet Efe’nin yani namı diğer Çakıcı’nın hikayesini…
Osmanlı’nın son dönemlerinde devletin iradesinin gitgide zayıfladığı günlerde varlıklı kişilerden aldığı paraları yoksul köylüye dağıtan, zenginleri köprü, çeşme gibi hayırlı işler yapmaya zorlayan Ödemişli bir zeybek…
İzmir’den çıkmış nice cesur yürekten biridir Çakıcı Zeybek…
Nereden mi aklıma geldi bu hikaye?
Her şehrin bir hafızası vardır. Aynı her eşyanın olduğu gibi… Metafizikle uğraşanlar duymuştur az çok, eşyalar anı yüklenirler ve onu gittikleri yere taşırlar. Örneğin dedenizden yadigar bir kol saati, onun yaşanmışlıklarını taşır kuşaklar boyu… Ya da sizi çok seven birinin aldığı bir kalem; siz onu yanınızda taşıdıkça o sevgi de sizinle gelir,enerjisini verir...O yüzden derler ki kötü hatırası olan eşyayı evinizde tutmayın diye..
Şehirler de böyledir… Yüzyıllar boyu toprakları üzerinde yaşanmış her olayın yükünü hafızasında biriktirir. O hafızadır o şehre güzelliğini, dokusunu, hüznünü, karakterini veren… Çakıcı’nın hikayesi de önemli bir hafızadır İzmir için.. İşte İzmirli belki de o hafızayla biraz isyankardır, baskılanamaz…
Gelin görün ki kötü ellere düştü mü bir şehir karakteri değişir, adeta küser, içine kapanır… Farz-ı misal eski Ankara’yı hayal edin. Sanatın, tiyatroların, şairlerin uğrak yeri olan Ankara’yı…Bir de şimdi ki soğuk, gri Ankara’ya bakın…
Ya da İstanbul… Eski Beyoğlu, Çiçek Pasajı, Sulukule, plajından denize girilen Florya… Hepsi küskün artık… Deforme olmuş, kapitalist güçlere teslim, yarı arabesk bir yapı var artık İstanbul’da.. Gecekondu üstü gökdelen kuleler… Tarihi binaların yanına yapılan korkunç AVM'ler...
Peki ya İzmir? Uğruna şarkılar, şiirler yazılan güzel İzmir?
Nice efsanenin doğduğu, efelerin zeybeklerin diyarı güzel İzmir…
Geçen hafta Bekir Coşkun geldi İzmir’e… Mahallenin güzel kızını sofuya vermeyin dedi..
Doğru söyledi, vermeyin İzmir’i…Çünkü bu efeler diyarı nazlı kız asla unutmaz ona yapılan bu haksızlığı.. Hafızasına alır, değişir, dönüşür.. Asla eski güzelliğine geri dönmez…
Bu güzel kızı almak için vaad edilenlere aldanmayın…
Şehir demek; alışveriş merkezi, alt geçit, yollar, plazalar demek değildir sadece…
Şehir demek; felsefedir, yaşamdır, özgürlüktür…
Bir şehir; meydanlarında yüz binler buluşup özgürce sevda türküleri söylediği müddetçe yaşar, nefes alır…
Taşıdığı hafızayla, içindeki zeybekle, efeyle İzmirli sofuya teslim olmayacaktır.
Ben inanıyorum…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder