Tarihçi
yazar Gürkan Hacır’ın son çıkan kitabı AMİN’i bir solukta okuyuverdim. Tarih
içerisinde öyle bir yolculuğa çıkarıyor ki yazar sizi, hep bir sonraki
bağlantıyı okumak için can atıyorsunuz. Yazımın başlığı kitabın bir bölümünde
bahsi geçen Mustafa Necati Bey’e ait. Mustafa Necati Bey eğitimde yaptığı
devrimlerle Ankara’da böyle anılıyormuş: Devrim’in Çoban Yıldızı… Kulağa ne
kadar hoş geliyor öyle değil mi? Bir kahramanlık hikayesi adeta…
Gürkan
Hacır kitabında Sultan Abdülaziz ile başlayan II. Abdülhamid’le devam eden kız
çocukları eğitimi girişimlerinin, Cumhuriyet Döneminde nasıl bir devrime ve
seferberliğe dönüştüğünü ve devrimin mihenk taşlarını o kadar güzel anlatmış ki
etkilenmemek elde değil. Günümüzde yap-boz tahtasına dönen Milli Eğitim’in,
ağır borç altındaki Cumhuriyet’in ilk yıllarında hangi zorluklarla
yapılandırıldığı muhakkak okunmalı, öğrenilmeli. Öğrenilmeli ki talan etmekle
meşgul olduğumuz sistemin değeri daha iyi anlaşılsın.
Mustafa
Necati Bey 1894 doğumlu bir İzmirli. Cumhuriyet dönemi bakanlarından. Köy
enstitülerinin alt yapısını oluşturan, Köy Öğretmen Okullarını açan kişi. Eğitimi
hukuk üzerine. 1923 Yılında ilk olarak İmar İskan ve Mübadele Bakanlığı yapmış,
daha sonra aldığı hukuk eğitiminin getirdiği yetkinlikle Adalet Bakanlığı.
Fakat esas Milli Eğitim Bakanlığı esnasında ilklere imza atmış. Bu ilklerin
başında milli eğitim kanununu hazırlamak, ilk ve orta öğrenimin
parasızlaştırılması ve millet mekteplerinin kurulması geliyor. Hacır kitabında Mustafa
Necati Bey’in bir bucak öğretmenini köy imamına karşı nasıl cansiperane
savunduğunu da anlatıyor.
Cumhuriyet’in
kuruluş döneminden çıkaracağımız dersler çok fazla. Biz ise bir başörtüsü ve
İmam-Hatip sarmalına dolanmış gidiyoruz. Bırakın Köy Enstitülerini yaşatıp,
geliştirmeyi köylerimizi sadece yaşlıların yaşadığı viran alanlara çevirdik. Ne
yazık…
Devrim
sürekli gelişim isteyen bir eylem. Biz ise hem bunu kavrayamadık, hem sürekli
hazırdan yiyerek elimizdeki tüm cumhuriyet kazanımlarını tükettik. 35 Yaşında
henüz gencecik bir fidanken hayata veda eden Mustafa Necati Bey’in kısa ömrüne
sığdırdıkları aslında imkansız dediğimiz birçok şey için referans niteliğinde.
Yoktan var etmek, bir sistemi kökünden değiştirmek, çağdaşlaşma yolunda devrim
niteliğinde değişikler yapmak için 35 yıllık bir ömür yeterli olmuş.
Şimdi
birde dönüp mevcut hükümete bakalım. Birçoğu yaklaşık 25 yıldır siyaset
arenasında ve etkin görevlerde. Cumhuriyet’in ilk yıllarıyla kıyaslanamayacak
bir bolluk içerisindeler. Peki son 10 yılda cumhuriyet kazanımlarının üzerine
ne eklendi? Hiçbirşey! Aksine hep bir talan, yağma, yok etme politikası.
Belkide son 20 yılın en önemli değişikliği olan 8 yıllık kesintisiz eğitimide
yıkıp geçtiler.
Muhtemelen
Mustafa Necati Bey’in kemikleri sızlıyordur. Fakat daha önemlisi biz bu eğitim
sistemi ve İmam-Hatip tartışmalarıyla Osmanlı’nın son dönemlerine geri dönmüş
olduk. Şimdi hep beraber düşünmeliyiz. Telafisi mümkün olmayan ve bir ülkenin
genetiğiyle oynayan hatalar yapmaya hakkımız var mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder