Sol yanım...

15 Ekim 2012 Pazartesi

REFERANDUM




Yan komşunuzun kapısını çalın. Ve ona sorun: “Yerel seçimlerin öne çekilmesi umurunda mı?” Eğer ki komşunuz aday filan değilse muhtemel cevabı “Umurumda değil!” olacaktır. Yan komşu yetmez, inin mahallenizin kahvesine etrafınızda gördüğünüz 20 kişiye yüksek sesle sorun: “Yerel seçimlerin öne çekilmesini önemsiyor musunuz?” Yine muhtemelen yüzünüze bakıp umarsızca başlarını çevireceklerdir. Kimin umrunda yerel seçim tarihi? Halkın önceliği bu mu? Yoksa ay başında ödeyeceği faturalar mı? Gitgide büyüyen kredi kartları borçları mı? Hangisi?

Mecliste AKP yerel seçim tarihinin öne çekilmesi hususunda soğuk bir duş aldı. İktidar partisinin talebiyle yerel seçimlerin 27 Ekim 2013 tarihinde yapılmasını öngören anayasa değişikliği teklifinin TBMM Genel Kurulu'nda yapılan oylamada, referandum eşiğinde kabul edilmesiyle ortaya iki seçenek çıktı: ''Cumhurbaşkanı ya referanduma götürecek ya da meclise tekrar görüşülmesi için iade edecek”.  Anayasa'ya göre Anayasa değişikliğinin, 330 ile 367 arasındaki bir oyla kabul edilmesi durumunda zorunlu olarak referanduma gideceğini göz önünde bulundurursak, alınan 360 oyla başbakan büyük bir düş kırıklığı yaşamış oldu. Gerek AKP’den gerekse onun bir numaralı destekçisi MHP’den fireler olduğu anlaşılıyor. Bu firelerin kimler olduğu yakında ortaya çıkar. Başbakan bu işin peşini bırakmaz. Sonuç şaşırtıcı mı? Değil. Bir tarafta Gül bir tarafta Erdoğan parti içerisinde bu ayrışma kaçınılmaz. Üstüne üstlük kendi siyasi ikballerini düşünen , muhtemel belediye başkanlığı adaylıklarından yana endişeleri olan AKP milletvekillerini de listeye alırsak sonuç doğal.

Başbakanın kendine göre belirlediği bir takvim var. Bu takvim önce yerelde, sonra cumhurbaşkanlığında ve en nihayetinde genel seçimlerde tıkır tıkır işlesin istiyor. Herhangi bir aksamaya tahammülü yok. Ortada bu takvimin işleyişini değiştirebilecek iki büyük engel var: Cemaat ve Abdullah Gül.

Denklemin her bir parçası defalarca yazıldı, çizildi. Fakat beni bu oylamada en çok olası bir referandumun halk nezdindeki önemi ilgilendirdi. Kuvvetle muhtemel beklenen sonuç cumhurbaşkanının onaylayarak teknik olarak halk referandumuna göndermesi. Referandumlar hep tartışmalı meselelerdir. Şimdi sokağa çıksanız ve bir araştırma yapsanız halkın ne kadar bir kısmını yerel seçimler ilgilendiriyor ortaya çıkar. En fazla sokağındaki çukurlar kapatılmayan bir kısım vatandaş bağlı olduğu belediyesinden duyduğu rahatsızlıktan ötürü “Aman canım bir an evvel seçim olsun” diye evet diyebilir. Ama bu konu yaşamında nasıl bir öncelik taşır o tartışılır. Referandumda erken seçimin kabul görmesi yüksek olasılık fakat kesinlikle bir öncelik değil.

Görünen o ki iktidar partisi halkın temel sorunlarından tamamiyle kopup, 18 yaşındaki gençlere milletvekili olma yolunu açma gibi safsatalarla gündemi meşgul etmekte, erken seçim gibi bir mevzuylada sadece partilerinin ikbali hususunda hassasiyet gösterdiğini ortaya koymaktadır. Eğitimmiş, yurtmuş, sağlıkmış, geçimmiş, yoksullukmuş, terörmüş… Hak getire. Umuyorum ki toplum olarak içine girdiğimiz bu fikri girdaptan bir an evvel kurtuluruz. Lakin çözmemiz gereken çok hayati mesele var. Geç olmadan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder