Yan komşunuzun kapısını çalın. Ve ona sorun: “Yerel
seçimlerin öne çekilmesi umurunda mı?” Eğer ki komşunuz aday filan değilse
muhtemel cevabı “Umurumda değil!” olacaktır. Yan komşu yetmez, inin
mahallenizin kahvesine etrafınızda gördüğünüz 20 kişiye yüksek sesle sorun: “Yerel
seçimlerin öne çekilmesini önemsiyor musunuz?” Yine muhtemelen yüzünüze bakıp
umarsızca başlarını çevireceklerdir. Kimin umrunda yerel seçim tarihi? Halkın
önceliği bu mu? Yoksa ay başında ödeyeceği faturalar mı? Gitgide büyüyen kredi
kartları borçları mı? Hangisi?
Mecliste AKP yerel seçim tarihinin öne çekilmesi
hususunda soğuk bir duş aldı. İktidar partisinin talebiyle yerel
seçimlerin 27 Ekim 2013 tarihinde yapılmasını öngören anayasa değişikliği
teklifinin TBMM Genel Kurulu'nda yapılan oylamada, referandum eşiğinde kabul edilmesiyle
ortaya iki seçenek çıktı: ''Cumhurbaşkanı ya referanduma götürecek ya da
meclise tekrar görüşülmesi için iade edecek”. Anayasa'ya göre Anayasa değişikliğinin, 330 ile 367
arasındaki bir oyla kabul edilmesi durumunda zorunlu olarak referanduma gideceğini
göz önünde bulundurursak, alınan 360 oyla başbakan büyük bir düş kırıklığı
yaşamış oldu. Gerek AKP’den gerekse onun bir numaralı destekçisi MHP’den
fireler olduğu anlaşılıyor. Bu firelerin kimler olduğu yakında ortaya çıkar.
Başbakan bu işin peşini bırakmaz. Sonuç şaşırtıcı mı? Değil. Bir tarafta Gül
bir tarafta Erdoğan parti içerisinde bu ayrışma kaçınılmaz. Üstüne üstlük kendi
siyasi ikballerini düşünen , muhtemel belediye başkanlığı adaylıklarından yana
endişeleri olan AKP milletvekillerini de listeye alırsak sonuç doğal.
Başbakanın kendine göre belirlediği bir takvim
var. Bu takvim önce yerelde, sonra cumhurbaşkanlığında ve en nihayetinde genel
seçimlerde tıkır tıkır işlesin istiyor. Herhangi bir aksamaya tahammülü yok.
Ortada bu takvimin işleyişini değiştirebilecek iki büyük engel var: Cemaat ve
Abdullah Gül.
Denklemin her bir parçası defalarca yazıldı,
çizildi. Fakat beni bu oylamada en çok olası bir referandumun halk nezdindeki
önemi ilgilendirdi. Kuvvetle muhtemel beklenen sonuç cumhurbaşkanının
onaylayarak teknik olarak halk referandumuna göndermesi. Referandumlar hep
tartışmalı meselelerdir. Şimdi sokağa çıksanız ve bir araştırma yapsanız halkın
ne kadar bir kısmını yerel seçimler ilgilendiriyor ortaya çıkar. En fazla
sokağındaki çukurlar kapatılmayan bir kısım vatandaş bağlı olduğu belediyesinden
duyduğu rahatsızlıktan ötürü “Aman canım bir an evvel seçim olsun” diye evet
diyebilir. Ama bu konu yaşamında nasıl bir öncelik taşır o tartışılır.
Referandumda erken seçimin kabul görmesi yüksek olasılık fakat kesinlikle bir
öncelik değil.
Görünen o ki iktidar partisi halkın temel
sorunlarından tamamiyle kopup, 18 yaşındaki gençlere milletvekili olma yolunu
açma gibi safsatalarla gündemi meşgul etmekte, erken seçim gibi bir mevzuylada sadece
partilerinin ikbali hususunda hassasiyet gösterdiğini ortaya koymaktadır.
Eğitimmiş, yurtmuş, sağlıkmış, geçimmiş, yoksullukmuş, terörmüş… Hak getire.
Umuyorum ki toplum olarak içine girdiğimiz bu fikri girdaptan bir an evvel
kurtuluruz. Lakin çözmemiz gereken çok hayati mesele var. Geç olmadan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder