Sol yanım...

23 Ekim 2012 Salı

YÜREK HESAPLARI





Dini bayramlar bende hep bir hüzün yaratır. Nedeni belli olmayan bir hüzün. Her bayram önü çok değer verdiklerimden helallik isterim. Birçoğu “yaşarken öldürme bizi, ne helalliği durup dururken” der, takılırlar bana. Ben yinede hiç üşenmeden bende hakkı olan büyüklerime, dostlarıma yinelerim “hakkınızı helal edin” diye. Helalleşmeyi ayrılık addedenler asla yanıt vermez. Duygulanırlar. Ben anlarım yüreklerindeki korkuyu. Susarım. Kimi büyüklerim ise her seferinde aynı coşkuyla “helal olsun” derler. Ciğerlerinden kopup gelir sanki o iki kelime. Yüreğime su serper.

Beni büyüten anneannem bundan 7 sene evvel ben yanında değilken rahmetli olmuştu. Son birkez görememiş, doyasıya sarılamamış, ondan helallik isteyememiştim. İçimde yarası hiç kapanmadı. Hala andıkça gözlerim dolar. Yaşamımın her anında büyük emeği olan canımla vedalaşamamanın hesabını yüreğimde hiç kapatamadım. Böyle kapanmayan, kapanamayan yürek hesapları hepimizde vardır. Bir zamanlar yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezken yılların, yolların, fikirlerin ayırdığı dostluklarımız vardır. Değerini bilemediklerimiz ya da değerimizi zamanında bilemeyenler. Anmaktan imtina ettiğimiz, adı geçtikçe içimizi burkan dostluklar vardır. İşte her bayram önü onlarda geçer aklımdan. Yani bayrama küs girdiklerimiz. Üç günlük dünyada “değer mi?” diye düşünmeden kırdıklarımız, bizi kıranlar. Bir zamanlar şen kahkahaların doldurduğu yüzlerdeki ağır hüzün. Ve görünce gözünüzün içi parlarken artık gözlerinizi kaçırdıklarınız. Bu kimisi vazgeçilmez, kimisi gelir geçer ama bir zamanlar dost sofrasını paylaştıklarımızla da açık hesaplarımız vardır yüreğimizde... Her bayram önü kapatılmayı bekler. Cesaret edemezsiniz, gururunuz elvermez.  Seneye der geçersiniz.

Akrabalar, dostlar bir yana birde hayatınıza dokunanlar vardır. Hiç tanımadığınız halde size iyiliği olanlar. Hiç ummadığınız, nefessiz kaldığınız anda elinizden tutup sizi yukarı çekenler. Hepimizin hayatında muhakkak böyle melekler vardır. Onlar görevlidir o anlar için. Size zor zamanınızda nefes olur, can olur. Sonrada çıkıp giderler hayatınızdan sanki hiç olmamış gibi. Yıllar geçse birden aklınıza gelir. Aramak bulmak istersiniz. Telefonu değişmiştir ya da nerede bulacağınızı bilemezsiniz. Geçen gün sabah erken saatlerde bindiğim bir taksici ağlıyordu. Saat sabah 07.00. Ne olduğunu merak ettim. Sordum. Bana dedi ki: “Yıllar evvel çok dar zamanımda bana 100 TL veren bir dostumu az evvel tesadüfen gördüm. İzini kaybetmiştim. Borcumu ödeyememiştim. Yıllardır onu arar dururdum. Şimdi mutluluktan ağlıyorum...” Kimi maddi kimi manevi yaraları sarar. Kimileri siyasi hayatınızda veya işinizde karşılıklı yer almış olmanıza rağmen gönlünün kapılarını sonuna kadar açar. Ummadığınız iyilikler yapar. Melektir o çünkü. Siz bazen kendi düşüncenizden utanırsınız. İşte her bayram önü ben hayatıma dokunan melekleri düşünürüm. Onlarla içimden konuşur. Kimi zaman özür diler, kimi zaman teşekkür ederim. Yaptıkları tüm iyilikler için...

Şimdi bir bayram daha yaklaşıyor. Yüreğinizde yer etmiş aile büyüklerinizle, eski ya da eskimeyen dostlarınızla, hayatınıza dokunmuş meleklerinizle ve en önemlisi küs olduklarınızla görüşmeye, görüşemesenizde konuşmaya çalışın.  Uzak diyarlarda otellere kapanıp geçirilen bayramlardan bin kat değerlidir gönül toplayarak geçirdiğimiz bayramlar... Şimdiden bayramınız kutlu olsun.

NOT: Cumhuriyet Bayramımız için ayrı ve özel bir yazı yazdım. Yakında sizlerle paylaşacağım... Sevgiyle dostça kalın.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder