Sol yanım...

15 Ekim 2012 Pazartesi

KONGREMSİ





İktidar partisi 4. Olağan Kongresini gerçekleştirdi. Kongreye başbakanın 2071 hedefleri, bir kısım basına uygulanan ambargo ve elbette Barzani’nin katılımı damgasını vurdu. Başbakan AKP’nin 4. Kongresinde yaptığı konuşmada “Bu bir son değil farklı misyonlarla birlite olmaya devam edeceğiz inşallah” dedi. Yani resmen cumhurbaşkanı olmak istediğini beyan etmiş oldu. Yazılarımda defalarca AKP içinde bir ayrışmanın yakın olduğunu yazmıştım. Ayrışma çok değil kongreden bir gün sonra başladı. Cumhurbaşkanı TBMM’nin açılış konuşmasında iktidarla ters düşecek öngörülerde bulundu. Aslında burada niyet kamuoyunda Gül’ün Erdoğan’dan daha demokratik olduğu algısını yaratmaktı. Başarıya da ulaştı. Bundan sonra bu strateji son sürat devam edecek ve iktidar partisi içerisindeki kutuplaşma yeni bir muhafazakar partinin doğmasına neden olacaktır. Şimdiden hazırlıklı olun derim.

Bir diğer gelişme Cumhuriyet, Sözcü, Birgün, İMC TV, Ulusal Kanal, Yeniçağ, Aydınlık gibi sol görüşlü gazetelerin akreditasyon alamaması oldu. Cumhuriyet gazetesi yazarı Bekir Coşkun bu durumu twitter’dan ilk duyuran isimdi. Coşkun attığı tweet’te “Cumhuriyet'i AKP kongresine almıyorlar...Çok lazımdı...” diye yazdı. Bunda şaşılacak bir durum yok aslında. İktidarın yasakçı zihniyeti hepimizin malumu. Kongre bahçesinde Habertürk kanalına çıkacak, Cumhuriyet Gazetesi Ankara temsilcisi Utku Çakırözer’in yayını dahi iktidar tarafından engellendi. Tahammülsüzlük had safhada yani. İktidar kendisine muhalif tek ses çıkmasını istemiyor. Tabi baskı her zaman muhalif fikirlerin önünü kesemez. Şimdi esas eleştiriler Gülen Cemaat’ine yakınlığıyla bilinen Zaman gazetesi yazarlarından gelmeye başlayacaktır. Nitekim kongre sonrası Cemaat’e yakın bazı köşe yazarları ufak eleştiri ve tavsiyelerde bulundular başbakana. Bunlar artarak devam edecektir. Bu noktada sol görüşlü yazarlara uygulanan ambargo, bu yazarlara da uygulanacak mı merak konusu.

Barzani’nin kongreye katılması artık kelimelerin kifayetsiz kaldığı son noktadır. Bu meselede Barzani’nin Öcalan’dan farkını anlamak neredeyse mümkün değil. Ben size bu konuda Uğur Mumcu’nun,  Cumhuriyet Gazetesi’nde 7 Ocak 1993 tarihli “MOSSAD ve Barzani” başlıklı yazısını okumanızı tavsiye ederim. Yani Mumcu’nun 24 Ocak’ta haince öldürülmeden önce yazdığı yazıyı. O zaman belki müttefik ülkelerimizin kimler olduğunu ve bu yaşananların aslından akşamdan sabaha değil, uzun vadeli bir planlamanın parçası olduğunu daha iyi anlayabiliriz.

Bu arada Barzani mevzu bahis olduğunda eski başbakanımız rahmetli Sayın Bülent Ecevit’i de anmadan geçemeyeceğim. Kuzey Irak’taki Türkmenlere uygulanan zulüme her konuşmasında değinen Bülent Ecevit, Irak’ın toprak bütünlüğüne her zaman önem vermiştir.  Biraz hafızalarımızı zorlamamızda fayda var. Tarihin tozlu sayfalarında bu sürecin tüm bileşenlerini bulacağımıza eminim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder